Davud-i Kayseri "rahmetullahi aleyh", Anadolu Evliyasındandır.
İznik’te vefat etti.
Bir gün, cemaatine;
- “DoÄŸru iman”a kavuÅŸan birine, dünyanın bütün dertleri gelmiÅŸ olsa, bu nimet yanında hiç ehemmiyeti yoktur, buyurdu.
Ve izah etti:
- Mesela insanın alnına “bir sinek” konsa, bu, büyük sıkıntı mıdır o kimse için?
- DeÄŸildir efendim, dediler.
- Peki, çok zengin bir kimse, “birkaç kuruÅŸ” kaybetse, ne çıkar?
- Hiç.
Buyurdu ki:
- İşte bütün dünya sıkıntıları birleÅŸip bir Müslümanın üzerine gelse, bütün bu sıkıntılar, o mümin için, alnına konduÄŸu “bir sinek” veya o zenginin kaybettiÄŸi “birkaç kuruÅŸ” gibidir ki, elbette üzülmeye deÄŸmez.
Ve ÅŸöyle bitirdi:
- “Ehl-i sünnet” bir Müslüman, dünyanın en ÅŸanslı, en bahtiyar insanıdır. O halde gülmelidir o. NeÅŸeli olmalıdır. Asık suratlı olmak yakışmaz ona.
Bir mümin görünce
Bir gün de, birkaç sevdiÄŸiyle sohbet ederken;
- Bir mümini görünce, ona dua etmelidir, buyurdu.
Sordular:
- Nasıl dua edelim efendim?
Mübarek gülümseyip;
- Dua ediyoruz ya, buyurdu. Bir Müslümanla karşılaşınca selam veriyoruz. İşte bu selam, en güzel duadır. “Selamün aleyküm” demekle, Allahü teâlâ sana selamet ve afiyet versin. Selamette ol demek istiyoruz ona.
Ve sordu onlara:
- O da bize, “Aleyküm selam” diyor, deÄŸil mi?
- Evet hocam.
- Böyle demekle aynı duayı o da bize yapmış oluyor. Åžimdi anladınız mı?
- Anladık efendim.
|