Kabr-i ÅŸerifi Bandırma’da bulunan Kerpiçli Dede "rahmetullahi aleyh", Allah’ın kullarına karşı olan aşırı merhametinden dolayı çok aÄŸlar, herkesin ahirette kurtulması için dua ederdi.
Talebeleriyle, “baba-oÄŸul” gibiydi.
Bir gün yine onlarla sohbet ediyordu ki;
- Evlatlarım, sizinle benim aramda ne fark var, biliyor musunuz? diye sordu.
Talebeler;
- Çok fark var efendim, dediler.
Buyurdu ki:
- Hayır, sadece iki fark var. Birincisi, ben yaÅŸlıyım, siz gençsiniz. İkincisi de benim günahım çok, sizinki az. Onun için bu günahı çok kula dua edin ki ahirette kurtulabilsin.
Hanımına iyi davran
Bir gün de evlilikle ilgili nasihat isteyen bir talebesine;
- Evladım, hanımına iyi davran, buyurdu. Ona karşı merhametli ol. Hukukunu iyi gözet. Yoksa “kul hakkı”yla ahirete gider ve çok piÅŸmanlık çekersin orada.
Talebe sordu:
- Hanımı üzmek de kul hakkına girer mi efendim?
- Elbette. Hem bu hak, kul haklarının en mühimidir. Çünkü insan kiminle çok münasebette ise, onunla arasında kul hakkı çok olur. KiÅŸinin en fazla münasebette olduÄŸu kimse ise “kendi hanımı”dır.
Emr-i maruf sevabı
Bir gün de, bazı gençlerle sohbet ederken;
- “Emr-i maruf”, yani insanların dinimizi öÄŸrenmelerine vesile olmak ne kadar çok sevaptır, biliyor musunuz? diye sordu.
Cevaben,
- Bilmiyoruz efendim, dediler.
Buyurdu ki:
- Bir kimseyi bir “dünya sıkıntısı”ndan kurtarmanın sevabı, bütün cihanın nafile ibadetlerinin toplamından daha çoktur. “Ahiret sıkıntısı”ndan kurtarmanın sevabını siz düÅŸünün artık.
Ve ilave etti:
- Hocamdan duymuÅŸtum. “Müslümanlar, yaptıkları emr-i maruf hizmetine karşılık, Cennette kavuÅŸacakları nimetleri bilseler, sevinçlerinden her ÅŸeyi unutur, sokaklarda oynarlardı” buyurmuÅŸtu.
|