Konya Evliyasından Evhadüddin Kirmani hazretlerine, bir gün bazı sevdikleri gelip;
- Efendim, rızık değişir mi? diye sordular.
Cevabında;
- Hayır, rızk mukadderdir, değişmez, buyurdu. Yani herkesin rızkı ezelde takdir edilmiştir, bellidir. Artmaz ve eksilmez.
Sordular:
- Çalışmakla artmaz mı efendim?
- Artar, fakat o artan rızık deÄŸil, maldır. Çalışmakla sadece mal artar. Rızık deÄŸiÅŸmez. Ve insan rızkını yemeden ölmez.
- Ecel de böyle midir efendim?
- Evet, ecel de mukadderdir. Herkesin ömrü bellidir. Uzamaz ve kısalmaz. Vakti dolan dünyadan ayrılır.
Dua etmek kâfi mi?
Bir gün de birkaç ahbabı bu zata gelip;
- Efendim, arzularımıza kavuÅŸmak için sadece dua etmek kâfi midir? diye sordular.
Cevabında;
- Hayır, sırf dua yetmez, buyurdu. Sebeplere de yapışmak lazım.
Sordular:
- Sebebe yapışmadan dua etsek hocam?
- Edin, ama o dua kabul olmaz. Âdet-i ilahi öyle çünkü. Fatih Sultan Mehmed Hanın bu konuyla ilgili bir menkıbesi var. Siz onu iÅŸitmediniz mi?
- Hayır, işitmedik efendim.
- Anlatayım da dinleyin, buyurdu.
Ve ÅŸöyle nakletti:
Sultan Fatih, İstanbul’u fethedince, devlet erkanı ve vezirleriyle fethin nasıl gerçekleÅŸtiÄŸini konuÅŸuyorlardı.
Kılıcın hakkı yok mu?
Vezirler, bu fethin AkÅŸemseddin hazretlerinin duasıyla, Velilerin, erlerin yardımıyla gerçekleÅŸtiÄŸini söylüyorlardı ki, koca Fatih birden kılıcını havaya kaldırıp;
- “Yahu ÅŸu kılıcın hiç mi hakkı yoktur? Yani bu, hiçbir ÅŸey yapmadı mı?” diye kükremiÅŸ.
O zaman;
- Tabii sultanım, kılıcın da hakkı inkâr edilmez diyerek, hak vermiÅŸler kendisine.
|