Denizli Evliyasından Hüseyin Hulusi Efendi’ye "rahmetullahi aleyh", bir gün sevdikleri gelip;
- Efendim, insan kendi alın yazısını bilebilir mi? diye sordular.

Cevaben;
- Bir ırmağın akış istikametinden, hangi noktada denize döküleceÄŸi bellidir, öyle deÄŸil mi?

- Evet efendim, öyledir.

- Ä°nsanın alın yazısı da, yaptığı iÅŸlerden anlaşılır. Bir kimse düÅŸünün ki, ibadete sarılmış, beÅŸ vaktini kılıp, günahlardan kaçıyor. Herkese iyilik ediyor. Bu kiÅŸinin, ölünce Cennete gideceÄŸi kuvvetle umulur.

Ve ilave etti:
- Bir kimse de düÅŸünün ki, namaz yok, oruç yok, Allah’tan korkmuyor ve çılgınca günah iÅŸliyorsa, onun da Cehenneme gideceÄŸi anlaşılır.

Åžöyle bitirdi:
- Hadis-i ÅŸerifte; “Nasıl yaÅŸarsanız öyle ölürsünüz” buyuruldu.

Farzlar ve nafileler

Bir sohbetinde de;
- Zekat olarak fakire “bir kuruÅŸ” vermek, “binlerce altın lira” sadaka dağıtmaktan, hayrat hasenat yapmaktan daha sevaptır, buyurdu.

- Neden efendim? dediler.
- Çünkü zekat vermek “farz”, sadaka ise “nafile” bir ibadettir. Farz ibadet yanında nafilenin sevabı, deniz yanında damla bile deÄŸildir.

Ve ekledi:
- Bunun gibi bir din kardeşini herhangi bir sıkıntısından kurtarmak, bin senelik nafile ibadetten daha kıymetlidir.

Ve izah etti:
- Çünkü Allahü teâlânın ibadete ihtiyacı yoktur. Ama insan muhtaç yaratılmıştır. Ayrıca Allah’ın kullarına iyilik etmek, Rabbimizin de hoÅŸuna gider.

Namazı terk etmeyin!

Bir gün de;
- KardeÅŸlerim, ölüme razı olun, ama namazı terk etmeyin, buyurdu.

- Hikmeti ne efendim? dediler.

- Çünkü namaz, dinin direÄŸidir, buyurdu. Onu kim terk ederse dinini yıkmış olur. Büyüklerimiz; “Müslüman, namazını kazaya bırakmayan insandır” buyuruyorlar.