Büyük Velilerden Nimetullah Geylani hazretleri “rahmetullahi aleyh“, bir gün cemaatine;
- Mümin, nefsine uyup, günah yapmak istediÄŸinde, Allahü teâlâ bu kula acırsa, günah iÅŸlemesini istemez. O da, yapamaz, buyurdu.
Sordular:
- Ya acımazsa efendim?
- Acımazsa, iÅŸlemesini ister ve yaratır. Ama yine de insanın felakete sürüklenmesine asıl sebep, kendisidir. Yani İslamiyet’e deÄŸil, nefsine uymasıdır.
Sordular:
- Efendim, Allahü teâlâ nefsi yaratmasaydı, insanlar onun aldatmasından kurtulurdu. Böylece kimse kötülük yapmaz, herkes Cennete giderdi. İyi olmaz mıydı?
- Hayır, iyi olmazdı. Çünkü nefsin yaratılmasının nice faydaları vardır.
Şaşırdılar.
- Nefsin mi faydası var efendim?
- Elbette. O lazım. Aynen “Su” gibi, “AteÅŸ” gibi, “İlaç” gibi.
Hem faydalı, hem zararlı
Anlamayınca sordu onlara:
- Su, bütün canlıların yaÅŸamaları için, temizlik, yemek ve ilaç yapmak için lazım olduÄŸu gibi, denizlerde binlerce insan boÄŸulmakta, sel suları evleri yıkıp harab etmektedir, öyle deÄŸil mi?
- Evet efendim, dediler.
- AteÅŸ de, yemek piÅŸirmek ve kışın ısınmak için lazım olduÄŸu gibi, içine düÅŸeni yakıyor, öyle deÄŸil mi?
- DoÄŸru hocam.
Buyurdu ki:
- “Nefs” de bunlar gibidir iÅŸte. Hem faydalı, hem zararlı tarafları vardır.
Ne gibi faydası var?
Sordular:
- Nefsin ne gibi faydaları var efendim?
- İnsanların yaÅŸaması, üremesi, dünya için çalışmaları ve ahiret için cihad sevabı kazanmaları, hep nefs sayesinde olmaktadır. Ancak nefsin gıdası “haramlar”dır. EÄŸer dünyada ve ahirette rahat etmek istiyorsak, onun isteklerine uymayacağız.
Ve özetledi:
- Bunu yapabilirsek, nefsimizle “cihad” etmiÅŸ oluruz.
|