Ebu Türab Nahşebi hazretlerinin “rahmetullahi aleyh“, evinin bitişiğinde bir kadınla oğlu yaşıyordu. 
 
Oğlu her gün içiyor, sarhoş dolaşıyordu. 
Mahalle halkı şikayetçiydi ondan. 
 
Bir gün toplanıp, kapıya dayandılar: 
- Tak tak tak! 
 
Annesi çıktı kapıya. 
- Buyurun, ne istiyorsunuz? 
- Sarhoş oğlunu mahallemizde istemiyoruz. Derhal çıkar onu. 
 
Kadın yalvardı: 
- Oğlum ağır hasta. İçerde yatıyor. 
 
- Biz anlamayız. Hemen çıkın bu evden! 
- Belki tövbe eder. Belki de ölür. Biraz mühlet verin. 
 
- Hayır, hayır! Hemen çıkıp gidin! 
- Söz veriyorum. Eğer tövbe etmez veya ölmezse, o zaman çıkar gideriz. 
 
Ebu Türab hazretleri, duymuştu bu konuşmaları. 
Üzülerek kadının yanına vardı: 
 
- Oğlunu görebilir miyim? 
- Tabii efendim, buyurun. 
 
Genç, bu zatı görünce başladı ağlamaya ve; 
- Ya Rabbi! Ne kerimsin ki, benim gibi bir asinin duasını kabul ettin, dedi. 
 
Ebu Türab hazretleri sordu: 
- Ne dua etmiştin evladım? 
 
- Ölmeden sizi görüp, yanınızda tövbe etmek istemiştim efendim. Elhamdülillah sizi gördüm. Ama tövbem kabul olur mu, bilmiyorum. 
 
- Tabii kabul olur evladım. 
- Ama benim ömrüm hep günah işlemekle geçti efendim. 
 
- Olsun. Allah tövbeleri kabul edicidir. 
Genç sevindi ve ağlayarak tövbe etti. 
 
Beni yere indir 
 
Ebu Türab hazretleri çıkınca, genç rica etti annesine: 
- Beni yere indir anneciğim! 
 
Zorlukla indirdi toprağın üzerine. 
Tövbekâr genç, yüzünü gözünü toprağa sürerek; 
 
- Ya Rabbi! Ebu Türab hazretlerinin hürmetine beni affet! diye yalvardı. 
 
Pişmanlık ateşiyle yüreği kavruluyor, gözyaşları toprağa akıyordu. 
Bu halde vefat etti. 
 
O gece, Resulullah efendimiz aleyhisselam, bu Velinin rüyasına girip; 
- Ya Eba Türab! Dün senin yanında tövbe eden genç, bu gece vefat etti. Onun tövbesi kabul olundu ve Veli kullardan oldu. O gencin cenaze hizmetlerini ifa et. Namazını kıl. Her kim onun cenazesinde bulunursa, Allahü teâlâ onu affedip, dualarını kabul edecektir, buyurdular.
   |