Abdülkerim Efendi "rahmetullahi aleyh", Sultan Fatih devrinde Edirne’de yaÅŸamış bir Velidir.
Keramet ehli ve sözü tesirlidir.
Åžöyle ki:
Vezirlerden biri, bir günaha müptela olur.
Bir türlü kurtulamaz.
Ama çok üzülür.
Kurtulmak için çareler düÅŸünür.
Derken, çalınır kapısı bir sabah erkenden.
Açtığında, Abdülkerim Efendi’yi görür eÅŸikte.
- Buyurun efendim! der. HoÅŸ geldiniz!
Bir müddet sohbet ederler.
Sonra, kalkar mübarek zat, gitmek için izin ister.
Tam kapıdan çıkacaktır ki, birden geri döner:
- PaÅŸa! Sana Allah için bir ÅŸey diyeyim mi?
- Buyurun efendim, himmet edersiniz.
Åžefkat dolu bakışlarını ona çevirir;
- “Günah ateÅŸtir” buyurur. “Akıllı insan, kendini Cehennem ateÅŸinden koruyandır!”
Bu iki çift söz, söküp atmıştır vezirin kalbinden o günah arzusunu.
Artık istese de, iÅŸleyemez o günahı.
En iyi Müslüman
Bir gün de sevdikleriyle sohbet etmektedir ki, biri sorar:
- Efendim, iyi bir Müslüman nasıl olur?
Cevap, kısa ve özdür:
- İyi Müslüman, önce dinini öÄŸrenir, doÄŸru anlar, öÄŸrendiÄŸiyle amel eder ve bunları baÅŸkalarına da öÄŸretmeye çalışır. Sonra o, kimseyi incitmez.
- Hiç namaz ve oruçtan bahsetmediniz, derler.
İzah buyurur:
- Namaz ve oruç, kulluk vazifemizdir. Elbette yapacağız. Ama bilin ki, Müslümanlık sadece namaz ve oruçtan ibaret deÄŸildir. Bunları yaptıktan sonra mühim olan, kimseyi incitmemektir.
Bana nasihat edin
Abdülkerim Efendi, bir gün çarşıdan eve dönmektedir ki, bir genç, edeple yaklaşır, selam verir.
Selamını aldıktan sonra şefkatle bakar gence:
- Buyur evladım, benden bir isteğin mi var?
- Evet efendim.
- Buyur, ne istiyorsun?
- Biraz nasihat.
Mübarek zat, elini ÅŸefkatle koyar gencin omzuna.
- Bak evlat! buyurur. Bu dünyada her ne yaparsan, ahirette hepsinin hesabı var.
Ve devam eder:
- Cevabını verebileceÄŸin yani dinimize uygun her iÅŸi yap. Korkma. Ama cevap veremeyeceksen, yaklaÅŸma. Çünkü günah ateÅŸtir, seni yakar.
|