Veli Dede "rahmetullahi aleyh", Edirne Evliyasından.
Kerametleri anlatılıyor bu yörede.
Biri ÅŸöyle:
Olacak bu ya, bir gece evine hırsız girer bu zatın.
Ancak adam nerden bilsin, bu evin bir Allah dostuna ait olduÄŸunu.
Bir ÅŸeyler alıp götürmek ister.
Ama hiçbirini alamaz.
Daha doÄŸrusu eÅŸyalar gelmez.
En son mübarek zatın cübbesi iliÅŸir gözüne.
Çeker, ama onu da alamaz.
Sanki bütün eÅŸyalar oldukları yere yapışmıştır.
Şaşırır kalır.
Hiç böyle ÅŸey görmemiÅŸtir ömründe.
Çaresiz eli boÅŸ çıkıp giderken, seslenir Veli Dede:
- Evlat! bir ihtiyacın mı vardı?
Döner garip.
Mahcup ve başı yerdedir.
Mübarek zat, cübbesini gösterir ve;
- “Al ÅŸunu!” der. “Sana hediyem olsun”.
Adamcağız titrek, ürkek adımlarla gider, tutar cübbeyi.
Cübbe kolaylıkla gelir eline.
Halbuki az önce, olanca kuvvetiyle asılmış, ayıramamıştı onu yerinden.
İşte o zaman anlar bir evliya zatın evine girdiğini.
PiÅŸmanlık içindedir.
Diz çöküp tövbe eder huzurunda.
Ertesi gün dergahta alır soluÄŸu.
Katılır dervişler arasına.
Öyle yaÅŸayın ki...
Sözleri çok tesirliymiÅŸ bu zatın.
Bir gün;
- KardeÅŸlerim! der, Allahü teâlânın size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de Onun kullarına öyle davranın.
Başarının sırrı
Bir gün de;
- Muvaffak olmanın sırrı ikidir buyurur.
Biri, günah iÅŸlememek, öbürü, insanlara iyilik etmektir.
Ve ÅŸöyle devam eder:
- Öyle yaÅŸayın ki, sizin yüzünüzden kimse Cehenneme girmesin.
Bir gün nasihat isterler bu zattan.
Cevaben;
- KardeÅŸlerim! buyurur, her ÅŸeyin başı, “Namaz”dır. Namazsız Müslümanlık olmaz.
|