Büyük evliyalardan Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretlerinin “kuddise sirruh“ talebesinden biri ÅŸöyle anlatıyor:
Hocamın vaazına gittim bir gün.
Bayezid camiinde vaaz ediyordu.
Oturup dinlemeye başladım.
Enteresan şeyler anlatıyordu.
Ama ben girince birden deÄŸiÅŸtirdi mevzuyu
Buyurdu ki:
- “İçinizden biriniz, mesela akÅŸam eve gittiÄŸinde görse ki, küçük oÄŸlu evin damına çıkmış güvercin kovalıyor.
Hiç heyecana kapılmasın.
ÇocuÄŸa da bağırmasın.
YavaÅŸ ve güzellikle:
- “Evladım! Gel bak sana ÅŸeker aldım” desin.
Ürkütmesin çocuÄŸu.
Tatlılıkla içeri alsın.
Azarlıyacaksa, o zaman azarlasın.
Bunları söyleyip devam etti sohbetine kaldığı yerden.
Ben, kendi kendime;
“Hayırdır inÅŸallah!” dedim. “Böyle bir ikâzda bulunmasının mutlaka bir hikmeti olsa gerek”.
Vaazı sonuna kadar dinledim.
Bitince de, kalkıp evime gittim.
Bir de ne göreyim.
Bizim küçük oÄŸlan, çıkmış güvercin kovalıyor evimizin damında.
Hem de çatının en kenarında.
Kiremitlerin ucunda.
Tam bağıracaktım ki, zor tuttum kendimi.
Zira hatırlamıştım büyük Velinin tembihini.
SakinleÅŸmeye çalıştım.
Zor da olsa sesime yumuÅŸak bir ton verdim.
Tatlı tatlı;
- Gel evladım, bak sana şeker aldım, dedim.
Geldi yavrucak.
YavaÅŸca tutup içeri aldım.
MeÄŸer o tembihi benim için yapmış mübarek zat.
O zaman anladım.
|