Fatih Sultan Mehmed Han, hocası AkÅŸemseddin hazretlerini “rahmetullahi aleyh“ ziyarete gitti bir gün. Ve arzetti ki:
- Elhamdülillah hocam, himmet ve yardımınızla İstanbul’u fethettik.
- Allah’ın yardımıyla.
- Evet hocam. Åžimdi sizden bir ricam var.
- Buyurun sultanım.
- Beni de talebeliÄŸe kabul etseniz, diyorum.
Akşemseddin hazretleri, başını olumsuzca iki yana salladı.
- Olmaz sultanım.
PadiÅŸah hiç böyle bir cevap beklemiyordu.
- Olmaz mı, neden?
- Çünkü siz bu “manevi lezzet”i tatmış olsanız, devlet iÅŸlerini aksatırsınız. “İslam’a hizmet” iÅŸi yapılmaz olur bu ülkede. Halkın huzur içinde yaÅŸaması için, bu devletin başında kalmanız lazım sizin.
Ve ekledi:
- Åžunu da arz edeyim ki, “derviÅŸlik” ile “sultanlık” bir arada yürümez.
Genç padiÅŸah büktü boynunu.
- Pekala hocam, siz bilirsiniz.
Niçin gülersiniz?
AkÅŸemseddin hazretleri, gençlik senelerinde seyahat ederken yolu “Göynük”e düÅŸtü bir defa.
O beldede, “Göl özü” diye bir yer vardı ki, çimenlik, su kenarı, Cennet gibiydi sanki. Gönlü, bu “ÅŸirin yer”e meyletmiÅŸti.
Ve otuz sene sonra…
Göynük’e geldi yine.
Maksadı o “ÅŸirin yer”de temelli yerleÅŸmekti.
Aynı gün zengin bir kimse geldi yanına.
Ve beÄŸendiÄŸi bu yeri hediye etti Ona.
O zaman tebessüm etti mübarek zat.
Adam sordu:
- Niçin gülersiniz efendim?
Buyurdu ki:
- Otuz yıl önce gönlüm bu yere meyletmiÅŸti. Tâ o zaman “bu ÅŸirin yerde yerleÅŸsem” derdim.
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanlarýn istifadesi için hazýrlanmýþtýr. Orjinaline sadýk kalmak þartýyla, izin almaya
gerek kalmadan, herkes istediði gibi alýp istifade edebilir.