Evliyanın büyüklerinden Alâüddîn-i Attâr “kuddise sirruh” hazretlerine, bir gün bazı sevdikleri gelip;
- Efendim, Evliya olmak için ne yapmak lazımdır? diye sordular.
Cevaben;
- Hiç günah iÅŸlememelidir, buyurdu.
Ve ÅŸöyle izah etti:
- Günah iÅŸlenen organlar, baÅŸta kalbimiz, sonra el, ayak, göz, kulak, dil ve eldir. Ancak günahı iÅŸleyen, bu organların kendileri deÄŸildir.
Sordular:
- Ya nedir efendim?
- Bunlarda bulunan his kuvvetleridir. Dünyada ve ahirette saadete kavuÅŸmak, rahat etmek isteyen kimse, bu uzuvların günah iÅŸlemelerine mani olmalı, günah iÅŸlememek, kalbinde meleke, tabiat, halini almalıdır. İşte bunu baÅŸarabilen kimseye (Evliya) denir.
Ve ekledi:
- Kalbde tabiat halini almadan, kendini zorlayarak günahlardan sakınmak da takva olur ise de, Evliya olmak için, günah iÅŸlememek devamlı olup, tabiat, yani huy halini almalı, hatta günahlar zevksiz, tatsız, hatta çirkin ve iÄŸrenç gelmelidir.
- Bu nasıl olur efendim?
- Bunun için, kalbin temizlenmesi lazımdır. Kalbin temizlenmesi ise, İslamiyet’e uymakla olur.
Çocuklara dinlerini öÄŸretin!
Bir gün de sohbetinde;
- KardeÅŸlerim, çocuklarımıza mutlaka İslamiyet’i öÄŸretmeliyiz, buyurdu.
Ve ekledi:
- Onlar ibadet ettikçe sevabı bize de gelir. Nitekim Peygamberimiz “aleyhisselam”; (Bir Müslümanın evladı ibadet edince, kazandığı sevab kadar, babasına da verilir) buyuruyor.
- Hadisin sonunda; (Bir kimse, çocuÄŸuna fısk, günah öÄŸretirse, bu çocuk ne kadar günah iÅŸlerse, babasına da o kadar günah yazılır) buyuruluyor.
|