İslam âlimlerinin gözbebeÄŸi, âriflerin tacı İmam-ı Rabbani “kuddise sirruh” hazretleri, ahbabından evladını kaybeden bir babaya;
- KardeÅŸim, Allahü teâlâ, nimetlerini bize vererek sevindirdiÄŸi zaman, ÅŸükretmemizi, vakti gelip geri alarak üzüldüÄŸümüz zaman da, sabretmemizi emreyledi, buyurdu.
Ve ekledi:
- Senin bu oÄŸlun, Allahü teâlânın tatlı, faydalı nimetlerindendi. Geri almak için sana emanet bırakmıştı. Seni, oÄŸlunla faydalandırdı. Herkesi imrendirecek ÅŸekilde sevindirdi, neÅŸelendirdi. Åžimdi, geri alırken de, sana çok sevap, iyilik verecek, acıyarak, doÄŸru yolda ilerlemeni, yükselmeni ihsan edecektir.
Åžöyle devam etti:
- Bu merhamete, ihsana kavuÅŸabilmek için sabretmeli, Onun yaptığını hoÅŸ görmelisin! Kızar, bağırır, çağırırsan, sevaba, merhamete kavuÅŸamazsın ve sonunda piÅŸman olursun.
Åžöyle bitirdi:
- İyi bil ki, aÄŸlamak, sızlamak, derdi belayı geri çevirmez. Üzüntüyü dağıtmaz! Kaderde olanlar baÅŸa gelecektir. Sabretmek, olmuÅŸ bitmiÅŸ ÅŸeye kızmamak lazımdır.
Doğru namaz kılın!
Bir gün de namazdan bahsederken, Ebu Hüreyre hazretlerinin;
- Altmış sene, bütün namazlarını kılıp da, hiçbir namazı kabul olmayan kimse, rüku ve secdelerini tamam yapmayan kimsedir, buyurduÄŸunu nakletti sevdiklerine.
Ve şunu anlattı:
Büyüklerden bir zat, birini namaz kılarken rüku ve secdelerini tamam yapmadığını görünce yanına çağırıp;
- Sen ne kadar zamandır böyle namaz kılıyorsun? diye sordu.
- Kırk senedir, deyince;
- Öyleyse sen kırk senedir namaz kılmamışsın. Ölürsen Muhammed Resulullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” getirdiÄŸi din üzere ölmezsin, dedi.
|