Evliyanın büyüklerinden Alâüddîn-i Attâr “kuddise sirruh” hazretleri, bir gün sevdiÄŸi bir gence;
- OÄŸlum, makam ve servet sahipleriyle çok görüÅŸme! Her halinde, sünnete uymaya ve bid’atten sakınmaya çalış! Sıkıntılı zamanlarında, Allah’tan ümidini kesme ve hiç üzülme! buyurdu.
Ve ekledi:
- Âyet-i kerimede mealen; (Her sıkıntıdan sonra, bir ferahlık ve kolaylık vardır) buyuruldu.
Åžöyle devam etti:
- Sıkıntılı ve ferahlık zamanında, halinde bir değişiklik olmasın! Varlık ve yokluk zamanları, halini değiştirmesin. Hatta, yokluk zamanında neşen, varlıkta da sıkıntın artsın!
Sordular:
- Allahü teâlânın sevdikleri böyle midir efendim?
- Evet. Onlar, fakirlikte rahat ve sakin, zenginlikte sıkıntılı olurlar. Hatta rahatlık zamanında sıkıntı ararlar.
- Neden efendim?
- Çünkü onlar, sıkıntılardan zevk alırlar. Hadiselerin deÄŸiÅŸmesi, ahlaklarını deÄŸiÅŸtirmez. BaÅŸkalarının ayıplarına bakmaz, daima kendi ayıplarını, kusurlarını görürler. Kendilerini hiçbir Müslümandan üstün bilmez, hepsini kendinden üstün görürler.
İnsanlara yardım edin!
Bir gün de sohbetinde;
- Ey insanlar! Din kardeÅŸlerinizin ihtiyaçlarını karşılayın, buyurdu. Nitekim hadis-i ÅŸerifte; (Bir kardeÅŸinin ihtiyacını karşılayana, on sene itikaf sevabı verilir) buyuruldu.
Ve ilave etti:
- Bir baÅŸka hadis-i ÅŸerifte de; (Bir din kardeÅŸinin ihtiyacını karşılayan kimseye Allahü teâlâ, yetmiÅŸbeÅŸ bin melek gönderir. Sabahtan akÅŸama kadar onun için dua ederler. AkÅŸam ise, sabaha kadar dua ederler. Her adımı için bir günahı, affolur ve bir derece yükseltilir) buyuruldu.
|