Evliyanın en büyüklerinden Behaeddin-i Buhari “kuddise sirruh” hazretleri, bir sohbetinde;
- KardeÅŸlerim! Yolumuz, iki temel üzerine kurulmuÅŸtur, buyurdu. Birincisi, İslamiyet’e uymaktır. Öyle ki, dinimizin bir edebini bile elden kaçırmaya gönlü razı olmamalıdır.
Sordular:
- İkincisi nedir efendim?
- İkincisi, kendisine dinini öÄŸreten hocasını sevmek ve hürmet etmektir. Öyle ki, onun her ÅŸeyini beÄŸenmeli, her sözünü ve her iÅŸini güzel görmelidir. Bu iki temel saÄŸlam olursa, dünya ve ahiret saadetleri ele girmiÅŸ demektir.
Ve ilave etti:
- Müslüman, her aklına gelen ÅŸeyi yapmamalıdır. Akla öyle ÅŸeyler gelir ki, onları yapmamak daha iyi olur. Nefs, inatçıdır çünkü. İstediÄŸinden vazgeçmez. Ona elbette kavuÅŸmak için diretir. Onun iyi mi, kötü mü olduÄŸunu hiç düÅŸünmez.
En büyük keramet
Bir gün de;
- En büyük keramet nedir efendim? diye sordular bu zata.
Buyurdu ki:
- En büyük keramet, dinde istikamet sahibi olmaktır.
- İstikamet nedir efendim?
- İstikamet, bildiÄŸi hak yolda dosdoÄŸru yürümek, hiç saÄŸa sola sapmamaktır.
- İyi Müslüman kimdir efendim?
- İyi Müslüman, kimseye yük olmayan, bilakis herkesin yükünü çekendir.
Bir Müslümanı sevindirmek
Bir gün de sohbetinde;
- KardeÅŸlerim, Allah’ın salih kullarını yani Müslüman bir din kardeÅŸinizi sevindirmeye bakın, buyurdu. Hak teâlâ indinde çok kıymetlidir.
Ve ilave etti:
- Nitekim hadis-i ÅŸerifte mealen; (Farzlardan sonra, amellerin en kıymetlisi, bir Müslümanı sevindirmektir) buyuruldu.
|