Ä°slam âlimlerinin en büyüklerinden Ä°mam-ı Rabbani “kuddise sirruh” hazretleri, bir gün sevdiÄŸi bir gence;
- Ey oÄŸlum, biz kuluz, buyurdu. Sahibimizin emrindeyiz. Başı boÅŸ ve her istediÄŸimizi yapmaya serbest deÄŸiliz. Ä°yi düÅŸünelim! Uzağı gören akıl sahibi olalım! Kıyamet günü utanmaktan, piÅŸman olmaktan baÅŸka, ele bir ÅŸey geçmez.
Delikanlı sordu:
- Peki ne yapmalıyız efendim?
- Gençlik çağı, kazanç zamanıdır oÄŸlum. Mert olan, bu vaktin kıymetini bilip, elden kaçırmaz. Ä°htiyarlık herkese nasip olmaz. Nasip olsa da, rahat, elveriÅŸli vakit ele geçmez. Vakit de bulunsa, kuvvetsizlik, halsizlik zamanında, yarar iÅŸ yapılamaz.
Ve nasihat etti:
- Bugün, her vaziyet elveriÅŸli iken, ananın babanın varlığı büyük nimet iken, geçim derdi olmayıp fırsat elde iken, güç kuvvet yerinde iken, hangi özür ile, hangi sebeple, bugünün iÅŸi yarına bırakılabilir?
Peygamberimiz “aleyhisselam”; (Yarın yaparım diyen helak oldu, ziyan etti) buyuruyor.
Ve özetledi:
- Öyleyse ahiret iÅŸlerini yarına bırakma oÄŸlum. Bu günden dinini öÄŸrenip buna göre yaÅŸamaya baÅŸla ki, yarın piÅŸman olmayasın.
Edeb, haddini bilmektir
Bir gün de sevdikleriyle sohbet ederken;
- KardeÅŸlerim, bizim yolumuzun başı da, ortası da, sonu da Edebtir, buyurdu. Çünkü edebe riayet etmeyen kimse, Allah’ın dostu olamaz. Ä°lla edeb, illa edeb.
Sordular:
- Peki edeb nedir efendim?
- Edeb, haddini bilmektir.
Bugünün kıymetini bil!
Bir gün de sohbetinde;
- Dünya üç gündür, buyurdu. Dün, bugün ve yarın.
Sordular:
- Bize tavsiyeniz nedir efendim?
- Dün geçti, yarın henüz gelmedi. O halde bugünün kıymetini iyi bilin ve bunu iyi deÄŸerlendirin.
|
