Evliya-yı kiramın en büyüklerinden İmam-ı Rabbani “kuddise sirruh” hazretleri, bir gün birkaç sevdiğine;
- Kardeşlerim, sizden biriniz divane olmadıkça, tam Müslüman olamazsınız, buyurdu.
Ve devam etti:
- Burada (Divane olmak), İslamiyet’i yaymak için çalışmak, çabalamak ve bu arada kendi faydasını ve zararını hatırına bile getirmemek demektir.
Ve daha izah etti:
- Yani Müslümanlığa dokunmasın da, her ne olursa olsun, olmayan da olmasın! Yeter ki, Müslümanlığa bir zarar gelmesin!
Sordular:
- Burada Müslümanlık ne demek efendim?
- Müslümanlık demek, Allahü teâlânın ve Onun Peygamberinin razı olduğu, beğendiği şeyler demektir. Allahü teâlânın razı olduğu şeyden daha kıymetli ne olabilir?
Ahiret, dünyanın zıddıdır
Bir gün de bazı gençlere;
- Evlatlarım, İslam ile küfür birbirinin zıddı oldukları, bir arada bulunamayacakları gibi, ahiret de, dünyanın zıddıdır, buyurdu.
Ve izah etti:
- Yani ahireti kazanmak için, dünyayı terk etmek, dünyaya düşkün olmamak lazımdır.
Sordular:
- Dünya ne demektir efendim?
- Dünya demek, Allahü teâlânın beğenmediği, yasak ettiği şeyler demektir. Dünyayı terk etmek de iki türlüdür.
- Onlar nedir efendim?
- Birincisi, mubah olan şeylerin hepsini de terk edip, yalnız yaşamak için ve dinini korumak için zaruri lazım olan mubahları kullanmaktır. Dünyayı böyle terk etmek çok kıymetli ve çok faydalı ise de, çok güçtür.
- İkincisi nasıl efendim?
- Dünyayı terk etmenin ikincisi ise, haram olan ve şüpheli olan şeylerden sakınmak ve yalnız mubahları kullanmaktır. Dünyayı böyle terk etmek de, hele bu zamanda, çok kıymetlidir.
|