İslam âlimlerinin en büyüklerinden İmam-ı Rabbani “kuddise sirruh” hazretleri, bir gün bazı sevdiklerine;
- Kardeşlerim, bu dünya malları, mülkleri geçicidir ve aldatıcıdır. Bugün senin ise, yarın başkasınındır, buyurdu.
Ve devam etti:
- Ahirette ele girecekler ise sonsuzdur ve dünyada iken kazanılır.
Sordular:
- Bize ne tavsiye edersiniz efendim?
- Bu birkaç günlük hayat, eğer dünya ve ahiretin en kıymetli insanı olan, Muhammed aleyhisselama tâbi olarak geçirilirse, sonsuz saadet ve kurtuluş umulur.
Ve ekledi:
- Ona tâbi olmadıkça, her şey hiçtir. Ona uymadıkça, her yapılan hayır, iyilik burada kalır, ahirette ele bir şey geçmez.
Farzlar tam yapılırsa…
Bir gün de;
- Efendim, dünyanın zararından korunmak için ne yapmalıdır? diye sordular bu zata.
Cevabında;
- Bu saadete kavuşabilmek için dünyada olan her şeyden yüz çevirmek lazım olmaz, buyurdu. Böyle yapmak çok zor olur.
Sordular:
- Peki ne yapmak lazım efendim?
- Eğer, farz olan zekat verilirse, dünya mallarının hepsi terkedilmiş demektir. Böylece insan dünyanın zararından kurtulmuş olur.
Ve izah etti:
- Çünkü, bir malın zekatı verilince, o mal zarardan kurtulur.
Ve özetledi:
- Demek ki, dünya malını zarardan korumak için ilaç, o malın zekatını vermektir.
|