İslam âlimlerinin en büyüklerinden Seyyid Abdullah-ı Dehlevi “kuddise sirruh” hazretleri, bir gün bazı ahbabına;
- BaÅŸka dinden de olsa, insanlara daima tatlı dille ve anlayışla hitab ediniz! buyurdu. Bunu, Kur’an-ı kerim emretmektedir.
Sözüne devamla;
- Müslüman olmayanın yüzüne karşı, (Kâfir, dinsiz!) diyerek, onun kalbini incitmenin günah olduÄŸu, böyle söyleyenin cezalandırılması lazım olduÄŸu, fıkıh kitaplarında yazılıdır.
Ve ilave etti:
- Maksat, herkese İslam dininin yüceliÄŸini anlatmaktır. Bu cihad da, ancak tatlı dille, sabır, ilim ve imanla olur.
İslamiyet açık ve mantıkidir
Bir gün de bazı gençlere;
- Maksadınız, İslamiyet’in yüceliÄŸini herkese anlatmak olsun, buyurdu.
Ve ekledi:
- Fakat bir kimseyi bir ÅŸeye inandırmak isteyenin, evvela kendisinin ona inanması ÅŸarttır. Mümin ise, hiçbir zaman sabrını kaybetmez ve inandığını anlatmakta müÅŸkilat çekmez.
Åžöyle devam etti:
- İslam dini kadar, açık ve mantıki hiç bir din yoktur. Bu dinin esasını anlayan bir kimse, herkese bu dinin biricik hak din olduÄŸunu kolaylıkla isbat edebilir.
Son nefes önemli
Bir gün de sevdiÄŸi bazı gençlere;
- İnsanın, said veya şaki olduğu son nefeste belli olur, buyurdu.
Ve devam etti:
- Allahü teâlâ, Kur’an-ı kerimde bütün insanları doÄŸru yolda bulunmaya davet ediyor. DoÄŸru yola kavuÅŸan insanın, geçmiÅŸteki bütün hatalarını affedeceÄŸini vaat buyuruyor. BaÅŸka dinden olanlar, ÅŸeytanın veya Müslümanlıktan haberi olmayanların aldattıkları zavallı kimselerdir.
Sordular:
- Onlara nasıl davranmalıyız efendim?
- Bu talihsiz insanlara sabır ile, tatlı dille, akıl ve mantık ile doÄŸru yolu göstermeliyiz.
|