İslam âlimlerinin en büyüklerinden Seyyid Abdullah-ı Dehlevi “kuddise sirruh” hazretlerine, bir gün bazı gençler;
- Efendim, İslam dininin diÄŸer dinlere üstünlüÄŸü nelerdir? diye sordular.
Cevaben;
- İnsanların öldükten sonra ne olacaklarını, ahiret hayatını, hallerini hiçbir hıristiyan din adamı izah edemiyor. Bunu, en güzel ve en mufassal ÅŸekilde izah eden din, İslamiyet’tir, buyurdu.
Ve devam etti:
- İslamiyet, fakirlere, kimsesizlere, misafirlere ve hangi dinden olursa olsun, yabancılara yardım etmeyi emreden tek dindir. İslamiyet, kimseden, anlayamadığı şeyleri kabul etmesini istemez. Diğer dinlerde olduğu gibi (sır) kabul edilen akideleri yoktur.
Sordular:
- Başka var mı efendim?
- Elbette. İslamiyet’te, herhangi bir iÅŸte evvela Kur’an-ı kerime müracaat etmek, orada bulamadığı hususları Resulullahın sünnetinde aramak, orada da bulunmadığı hususlar için, akl-ı selime göre ehil olanların ictihad etmesi, yani o iÅŸin hükmünü beyan etmesi esastır.
Son olarak;
- İslamiyet, en yeni bir dindir, buyurdu. Kur’an-ı kerim, ilk gününden bugüne kadar hiç bozulmadan, bir kelimesi bile deÄŸiÅŸmeden gelmiÅŸtir. İçinde, her ihtiyacı karşılayacak ahkâm, yani hükümler vardır.
Åžöyle bitirdi:
- Bu, o kadar açıktır ki, artık baÅŸka bir din gelmeyeceÄŸi, insanların dini ihtiyaçlarının tamamiyle temin edilmiÅŸ bulunduÄŸu, İslam dininin hakiki Allah dini olduÄŸu kendiliÄŸinden meydana çıkar.
Kızınca öfkeni yen!
Bir gün de bir genç geldi huzuruna.
- Bana bir nasihat eder misiniz efendim.
Cevabında;
- Kızarsan, öfkeni yen! buyurdu.
Ve ilave etti:
- Hadis-i ÅŸerifte; (Kuvvetli olmak, baÅŸkasını yenmek demek deÄŸildir. Kuvvetli olmak, kahraman olmak, kendi öfkesini yenmek demektir) buyuruldu.
|