Evliyanın en büyüklerinden Seyyid Muhammed Salih “kuddise sirruh” hazretlerine, bir gün bazı gençler;
- Efendim, Evliya zatlardan feyz alabilmek için ne yapmamız lazım? diye sordular.
Cevaben;
- Nefsinizi aradan çekin, buyurdu. Bunu yapabildiÄŸiniz ölçüde çok feyz alırsınız.
Ve devam etti:
- BaÅŸarılı olmak da buna baÄŸlıdır. Büyük zatların himmetine kavuÅŸan, onlardan manevi destek alanlar, o ölçüde baÅŸarılı olurlar.
Sordular:
- ÖlmüÅŸ olan Evliyadan da feyz alınabilir mi efendim?
- Elbette. O büyüklerin feyiz ve himmetleri vefatlarından sonra da devam eder. Yani onların hayatta olmalarıyla vefatları arasında fark yoktur. Hatta vefatlarından sonra daha çok himmet ederler.
Haram, ateÅŸ gibidir
Bir gün de sohbetinde;
- Haram ateştir, buyurdu. Haram konuşursan, haram yersin. Harama el uzatırsan, ateşe el uzatmış olursun. Harama gidersen, ayağını ateşe atmış olursun. Haramı yersen, midene ateş doldurmuş olursun.
Derin bir nefes aldı:
- Bir Müslüman, bile bile nasıl ateÅŸe gider?
Dinleyenler;
- Efendim, biz o ateÅŸi görmüyoruz ki, dediler.
- Evet ama biz neyi görüyoruz ki? Bu gözle bakarsan göremezsin tabii. O ateÅŸ, bu gözle görünmez.
Ve ekledi:
- Vaktiyle bu gözle bakanlar, Peygamber efendimize de “aleyhisselam” inanmadılar. Evet, Muhammed aleyhisselamı gördüler. Ama bu gözle baktıkları için Onu “Peygamber” olarak deÄŸil, sadece “Abdullahın oÄŸlu” olarak gördüler ve iman ÅŸerefinden mahrum kaldılar.
|