Büyük İslam âlimlerinden ve İstanbul’da Kadıköy müftüsü iken 1967 yılında vefat eden seyyid Ahmet Mekki Efendi “rahmetullahi aleyh” hazretleri, bir gün bazı gençlere;
- Ey temiz gençler! Åžerefli ecdadımızın bizlere tam ve doÄŸru olarak getirip emanet bıraktığı mübarek İslam dinini ve bunun bildirdiÄŸi güzel ahlakı iyi öÄŸreniniz! buyurdu.
Ve devam etti:
- Güzel yurdumuza göz diken, can, mal, din ve ahlak düÅŸmanlarının saldırılarına karşı, bu mukaddes emaneti bütün gücünüzle savununuz! Ve her yere yayarak, insanları saadete kavuÅŸturmaya çalışınız!
Sordular:
- Dinimiz neyi emrediyor efendim?
Buyurdu ki:
- Güzel huylu olmamızı, seviÅŸmemizi, büyüklere hürmet, küçüklere ÅŸefkat etmeyi, dinli dinsiz, herkese iyilik etmemizi emrediyor. Öyleyse hem Allahü teâlânın emirlerine, hem de devlet ve hükümetimizin emirlerine karşı gelmemeliyiz!
Åžöyle bitirdi:
- SeviÅŸelim, yardımlaÅŸalım ki, Allahü teâlâ yardımcımız olsun!
Akıl, kalb ve nefs
Bir gün de bazı sevdiklerine;
- KardeÅŸlerim, Allahü teâlâ insanda üç ÅŸey yarattı. Bunlar, akıl, kalb ve nefstir. Bunların üçü de görülmez. Varlıklarını eserleri ile, yaptıkları iÅŸlerle ve dinimizin bildirmesi ile anlıyoruz.
Sordular:
- Bunların yerleri neresidir efendim?
- Akıl ve nefs dimağımızda, kalb ise göÄŸsümüzün sol tarafındaki yüreÄŸimizdedir. Bunlar, madde deÄŸildir. Yer kaplamazlar.
- Vazifeleri nelerdir efendim?
- Akıl, İslam bilgilerini anlamaya çalışır. İslamiyet’i bilen ve uymak isteyen akla (Akl-ı selim) denir. Selim olan akıl, İslamiyet’in bildirdiÄŸi iyi ÅŸeyleri kalbe bildirir. Kalb de, bunları yapmayı irade ederek, dimaÄŸdan çıkan hareket sinirleri vasıtası ile, azalara, organlara yaptırır.
|