Evliyanın büyüklerinden Seyyid Muhammed Salih “kuddise sirruh” hazretlerine, bir gün bazı dostları; 
- Efendim, Allahü teâlânın bir kulunu sevmemesinin alameti nedir? diye sordular. 
 
Cevabında; 
- Bunu Peygamberimiz “aleyhisselam” bildiriyor ve bir hadis-i şerifinde; (Allahü teâlânın bir kulunu sevmemesinin alameti, o kulun ne dünyaya, ne de ahirete hiç faydası olmayan işlerle uğraşmasıdır) buyuruyor, dedi. 
 
Sordular: 
- Yani lüzumsuz şeylerle uğraşması mı efendim? 
- Evet. Malayani ile uğraşan, dedi-kodu yapan, hele hele gıybetle vakit geçiren kimseyi Allahü teâlâ sevmez. Bunlar haramdır zaten. Özürsüz haram işleyen felakete gider. 
 
Ve şunu anlattı: 
Evliyadan Süfyan-ı Sevri hazretleri; 
- Eğer ben gıybet etseydim, annemin babamın gıybetini yapardım, buyurdu. 
 
Dinleyenler; 
- Niçin? deyince; 
- Hiç olmazsa onların günahlarını alırdım. Bir iyiliğim dokunurdu onlara, buyurdu. 
 
Şöyle devam etti: 
- Sen bir ahlaksızın, bir günahkârın gıybetini yapıyorsun. Adam orda günah işliyor. Günahı sana yükleniyor. Üstelik senin sevapların da ona gidiyor. Şimdi bu ticaret midir? 
 
Şöyle bitirdi: 
- Akıllı tüccar, kârlı iş yapandır. Sen ise zarar ediyorsun. Sevaplarını başkasına veriyor, onun günahlarını yükleniyorsun. 
 
Kul hakkı çok mühim 
 
Bu zat, bir gün de; 
- Kardeşlerim, kul hakkı çok mühimdir, buyurdu cemaatine. 
 
Sordular: 
- Nasıl mühim efendim? 
- Şöyle ki, bir kimse Peygamberlerin yaptığı ibadetleri yapsa, fakat üzerinde başkasının bir kuruş kul hakkı bulunsa, bu bir kuruşu ödemedikçe Cennete giremez.
   |