Evliyanın büyüklerinden Seyyid Muhammed Salih “kuddise sirruh” hazretleri, bir gün talebelerine; 
- Evlatlarım, aranızda ufacık bir kırgınlık olduğu zaman çok üzülüyor, perişan oluyorum, buyurdu. En çok üzüldüğüm şey budur. 
 
Ve sebebini açıkladı: 
- Çünkü bu haramdır, günahtır. Günah ise ateştir. Elinizi ateşe sokun da görün. O zaman anlarsınız kavga neymiş, gıybet neymiş, kalb kırmak neymiş. Allah hiç kimseyi ateşte yakmasın. 
 
Ve ilave etti: 
- Büyüklerimiz; (Günah, ateş gibidir) buyuruyorlar. İnsan bile bile kendini ateşe atar mı? 
 
Kâbeyi yıkmaktan fenadır 
 
Bir gün de sohbetinde; 
- Kâbe ilk görüldüğü anda yapılan dua reddedilmez, buyurdu. Mutlaka kabul olur. 
 
Ve ilave etti: 
- Bir mümin, bir mümini gördüğü zaman yaptığı dua da reddolunmaz. Çünkü müminin kalbi, Kâbeden daha üstündür. 
 
Ve bunu açıkladı: 
- Kâbeyi, İbrahim aleyhisselam bina etti. Allahü teâlâ da ona kıymet verdi ve böylece bütün müminlerin kıblesi oldu. 
 
Şöyle devam etti: 
- Ama müminin kalbi, Allahü teâlânın kudreti ile yaratılmıştır. Nitekim hadis-i şerifte; (Müminin kalbini kırmak, Kâbeyi yakmaktan daha fenadır) buyuruldu. 
 
İnsan sevdiğini dinler 
 
Bir gün de, sevdiklerine muhabbetten bahsediyordu ki; 
- İnsan, sevdiğinin sözünü dinler, öyle değil mi? diye sordu. 
 
Dinleyenler; 
- Elbette efendim, dediler. 
 
- Yani ona itaat eder değil mi? 
- Evet efendim. 
 
Buyurdu ki: 
- İşte sevmenin birinci şartı itaattir. Seven, sevdiğine itaat eder. 
 
- İtaat yoksa efendim? 
- O zaman sevgi de yoktur.
   |