Büyük İslam âlimlerinden seyyid Ahmet Mekki Efendi “rahmetullahi aleyh” hazretleri, bir gün de talebelerine; 
- Her gün mutlaka İslamiyet’ten bir kelime öğrenmeye bakın, buyurdu. 
Hadis-i şerifte böyle tavsiye ediliyor. Şöyle ki, bir mümin her sabah kalktığı zaman, ya âlim olarak, ya talebe olarak, ya da dinleyici olarak kalkmalıdır. 
 
Sonra bunları izah etti: 
- Âlim olarak kalkmalıdır. Yani o gün birine dinden bir şey öğretmeli, mesela birine bir ilmihal vermelidir. 
 
Sordular: 
- Talebe olarak kalkmaktan murat nedir efendim? 
- Yani o gün İslamiyet’ten bir şey sorup öğrenmeli, veya bir sayfa olsun din kitabı okumalı demektir. Bu ikisini yapamazsa, üçüncü olarak anlatanları dinlemeli, istifade etmelidir. 
 
- Üçünü de yapamazsa efendim? 
- Eğer bu da olmazsa, dördüncü olarak bunu yapanlara muhabbetle bakmalı, bunları yapamadığı için üzülüp, onlara sevgi beslemeli ve “Allah’ım, bunu bana da nasib et” diye dua etmelidir. 
 
- Bu da yoksa efendim? 
- Beşincisi olmaz artık. 
 
İmanla ölmek zordur 
 
Bir gün de bazı gençlere; 
- Eskiden haramlar ve helaller ayrı idi, şimdi karmakarışık oldu, buyurdu. Büyük âlimlerden Abdülhakim-i Arvasi hazretleri; “Otuz sene, sadece imanı anlattım. İnsanlar imanla ölsünler diye uğraştım” buyurmuştur. 
 
Sordular: 
- İmanla ölmek çok mu zordur efendim? 
- Elbette. Bu zamanda imanla ölen, ahirette Pehlivan diye gösterilecektir. Onun için imanla gitmeye bakalım. 
 
Ve tekrar etti: 
- Ahirete kim imanla giderse, kabir ehli; “İşte bir pehlivan geldi” diyeceklerdir. Neden? Çünkü imanını kurtardı da geldi. 
 
- İmanı kurtarmanın yolu nedir efendim? 
- İmanı kurtarmak için, imanlılarla beraber olmak şarttır. Çünkü “Üzüm üzüme baka baka kararır” demişlerdir.
   |