İslam âlimlerinin en büyüklerinden Seyyid Abdülhakim-i Arvasi “kuddise sirruh” hazretleri, bir sohbetinde;
- İnsan uzak bir yere gitmek için bir arabaya, bir vasıtaya biner, öyle değil mi? diye sordu.
- Evet efendim, dediler.
- Cennete gitmek için de bir vasıta lazım elbette.
Merak ettiler:
- O nedir ki efendim?
- O vasıta, Ehl-i sünnet âlimleridir. Evliyaullahtır. Bu zatlardan birisine rastlamak en büyük nimettir.
Şöyle devam etti:
- Allahü teâlâ, bir kuluna, sevdiği bir kulunu, mesela Ehl-i sünnet âlimlerinden birini tanıştırır ve onu sevdirirse, ona her şeyi vermiş demektir.
- Neden efendim?
- Çünkü o zatın sohbetinden veya kitaplarından imanı öğrenir, Ehl-i sünnet itikadını öğrenir, ibadetleri öğrenir. Bunlar ise onu sonsuz Cennet nimetlerine kavuşturur.
Mümin namaza durunca…
Bir gün de sohbetinde;
- İnşallah Allahü teâlâ ruhumuzu namazda alır, diye bir temennide bulundu.
Sordular:
- Neden efendim?
- Mümin namaza durunca Cennetin kapıları onun için açılır, buyurdu. Ne güzel işte. Kapılar hazır açılmışken doğru Cennete gider.
Şöyle devam etti:
- Bu dünya çalışmak yeridir. Burada devamlı rahat arayan kimse ahmaktır. Çünkü bu dünya imtihan yeridir. Ahireti kazanmak için tarladır. Bu ömür, tohum ekme zamanıdır. Hasat öbür tarafta biçilecektir.
|