Evliyanın en büyüklerinden Seyyid Nur Muhammed “kuddise sirruh” hazretlerine, bir gün sevdiÄŸi bir genç;
- Efendim, ben Allahü teâlânın yolunda yürümek istiyorum. Ne yapmam lazım? diye sordu.
Cevabında;
- Önce Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine uygun, temiz bir itikat ve iman lazımdır, buyurdu. Sonra, tövbe-i nasuh, yani bir daha iÅŸlememek üzere, günahlara tövbe etmek gerekir.
Delikanlı sordu:
- BaÅŸka efendim?
- Üçüncüsü, herkes ile helallaÅŸmalı, üzerinde hiçbir mahlukun hakkı kalmamalıdır.
Son olarak;
- Allahü teâlânın emirlerini yapacak kadar, İslamiyet’i öÄŸrenmek gerekir ki, bizim dinimiz bilmek dinidir, buyurdu.
Ve açıkladı:
- Yani bu din, dünya ve ahrette rahat etmek, saadete kavuÅŸmak için, dinimizin bildirdiÄŸi, inanılacak ve yapılacak ÅŸeyleri öÄŸrenmek, bilmek ve bunların gereÄŸini yerine getirmek dinidir. Bilmeden ve bildiklerini yapmadan, Müslümanlık olmaz.
Bir tek hadise uymuÅŸ
Bir gün de nasihat istediler bu mübarek zattan.
Cevap olarak şunu anlattı:
Büyüklerden biri dörtyüz hocadan ders okumuÅŸ. Bunlardan dörtbin hadis-i ÅŸerif öÄŸrenmiÅŸ.
Şaşırdılar:
- Dörtbin mi efendim?
- Evet. Bütün bu hadislerden bir tanesini seçip kendini ona uydurmuÅŸ, diÄŸerlerini bırakmış.
- Neden efendim?
- Çünkü, dünya ve ahiret saadetini bunda bulmuÅŸ ve bütün nasihatleri hep bu hadis-i ÅŸerifin içinde görmüÅŸ.
Çok merak ettiler:
- O hangi hadismiÅŸ efendim?
- SeçtiÄŸi hadis-i ÅŸerifte Peygamberimiz “aleyhisselam” bir sahabiye; (Dünya için, dünyada kalacağın kadar çalış! Ahiret için, orada sonsuz kalacağına göre çalış! Allahü teâlâya, muhtaç olduÄŸun kadar itaat et! Cehenneme dayanabileceÄŸin kadar günah iÅŸle!) buyuruyor.
|