Büyük İslam âlimlerinden Seyyid Nûr Bedevani “kuddise sirruh” hazretlerine, bir gün bazı gençler;
- Bid’at nedir efendim? diye sordular.
Cevabında;
- (Bid’at) demek, Peygamber efendimizin “aleyhisselam” ve Onun dört halifesinin zamanlarında bulunmayıp da, dinde, sonradan meydana çıkarılan, uydurulan inanışlara, sözlere, iÅŸlere, ÅŸekillere ve adetlere denir, buyurdu.
Ve devam etti:
- Bunların hepsini, din diye, ibadet diye uydurmak veya dinin ehemmiyet verdiÄŸi ÅŸeyleri, “Bu, dinden ayrıdır, din buna karışmaz” demek bid’attir.
Ve ekledi:
- Bid’atlerin bazıları küfür, bazıları ise büyük günahtır.
Ve öÄŸütledi:
- Sünnete yapışmak, insanı elbette kurtarır ve iyiliklere, saadetlere kavuÅŸturur. Sünnetten baÅŸka ÅŸeyleri taklit etmek, insanı tehlikelere, felaketlere götürür. Herkes istediÄŸini yapar, yaptıklarının karşılığını da bulur.
Åžöyle bitirdi:
- Akıl balig olan her erkek, kendi iÅŸinden, kendisi mesuldür.
İnsanın maksudu ne ise…
Bir gün de bazı sevdikleri;
- Efendim, büyükler; (Arzu ettiklerin, mabudun olur) buyurmuÅŸ. Bu ne demektir? diye sordular.
Cevabında;
- Bir insanın maksudu, arzusu, teveccüh ettiÄŸi, özendiÄŸi, saÄŸ kaldıkca ele geçirmek istediÄŸi ve ele geçirmek için, her zillete, alçalmaya katlandığı, hiç vazgeçmediÄŸi ÅŸey ise, bu maksudu, onun mabudu olur ve bu hali ibadet olur, buyurdu.
Ve izah etti:
- Çünkü ibadet, zilletin son derecesidir. Allahü teâlâdan baÅŸka mabud tanımamak için, Ondan baÅŸka maksud ve murad olmamak lazımdır.
Ve ekledi:
- Bunun için de, (La ilahe illallah) derken, Ondan baÅŸka maksud olmadığını bilmek lazımdır.
|