İslam âlimlerinin en büyüklerinden Mahmud-u İncirfagnevi “rahmetullahi aleyh” hazretlerine, bir gün bazı sevdikleri;
- Efendim, ağır hastamız var. Bize ne tavsiye edersiniz? diye sordular.
Cevabında;
- Ölüm hastasının yanında, ailesi ve salih kimseler, Kur’an-ı kerim okuyarak ve kelime-i ÅŸehadet telkin ederek, can vermesine uÄŸraÅŸmalıdırlar, buyurdu.
Ve devam etti:
- Ayrıca ölüm hastasının yanında iman, itikat bilgileri çok konuÅŸulmalıdır. Gelen ziyaretciler, bunlardan konuÅŸmalı, kimse gelmezse, hasta kendisi, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarından ahiret bilgilerini okumalıdır.
Ve ekledi:
- Kitaptan okuyamazsa, düÅŸünmelidir. Cenâb-ı Hakkın rahmetinin bol olduÄŸunu gösteren hikayeler söylenmeli, günahların, Allahü teâlânın merhameti yanında hiç oldukları hatırlatılmalı, af ve maÄŸfiret ümidi çok olmalıdır.
Ve altını çizdi:
- Özellikle böyle hasta, namazlarını geçirmemeye, her zamandan daha çok dikkat etmeli, kalbini Allahü teâlânın sevgisi ile doldurmalı, kelime-i tevhidi çok söylemelidir.
Altından kıymetli şey
Bir gün de sevdiÄŸi bir gence sordu:
- Dünyada Altından daha kıymetli bir ÅŸey biliyor musun evladım?
Delikanlı düÅŸünmeye baÅŸladı ve saydı aklına gelenleri.
- Zümrüt mü efendim?
- Hayır.
- Elmas mı efendim?
- DeÄŸil.
- Merak ettim efendim. Neymiş o altından kıymetli olan şey?
- O altını ihtiyaç sahibi bir din kardeÅŸine vermektir evladım. Vermek, bu kadar kıymetlidir dinimizde. Unutma, veren aziz olur, alan zelil. Peygamberimiz “aleyhisselam”, Eshab-ı kiram ve din büyükleri hep vermiÅŸler ve hatta zevk almışlardır vermekten.
|