İslam âlimlerinin en büyüklerinden Mahmud-u İncirfagnevi “rahmetullahi aleyh” hazretlerine, bir gün bazı gençler;
- Efendim, bize Rızık hakkında bilgi verir misiniz, diye rica ettiler.
Cevaben;
- Allahü teâlâ, her insanın rızkını ezelde takdir etmiÅŸ, ayırmıştır, buyurdu. İnsanların ecelleri ve nefeslerinin sayısı belli olduÄŸu gibi, her insanın bedeninin ve ruhunun rızıkları da bellidir.
Ve ekledi:
- Rızık hiç deÄŸiÅŸmez. Azalmaz ve çoÄŸalmaz. Kimse kimsenin rızkını yiyemez. Kimse kendi rızkını yemeden, bitirmeden ölmez.
Åžöyle devam etti:
- Bir kimse, Allahü teâlâ emrettiÄŸi için çalışır, rızkını helal yoldan ararsa, ezelde belli olan rızkına kavuÅŸur. Bu rızık, ona bereketli olur. Bu çalışmaları için de sevab kazanır.
Sordular:
- Ya haram yoldan ararsa efendim?
- Haram yoldan ararsa, yine ezelde ayrılmış olan o belli rızka kavuşur. Fakat, bu rızık ona hayırsız, bereketsiz olur.
Ve ilave etti:
- Rızkına kavuÅŸmak için kazandığı günahlar da, onu felaketlere sürükler.
Kalb kırmak haramdır
Bir gün de talebeleriyle sohbet ederken;
- Çocuklar, kalb kırmak haramdır, buyurdu. Sakın kalb kırmayın. Nefsinize istediÄŸinizi söyleyin. Kâfir deyin, alçak deyin, fasık ve facir deyin. Ama kimseyi incitmeyin. Çünkü gönül, Allahü teâlâya çok yakın olup, yaratılışta mis gibi temiz ve saÄŸlıklıdır. Onu, sonra düÅŸmanlar hasta etmiÅŸtir.
Gencin biri sordu:
- O hangi düÅŸmanlar efendim?
- Nefs, ÅŸeytan ve kötü arkadaÅŸlar.
- Bunlardan korunmanın çaresi yok mu efendim?
- Var tabii. Hem de tek çaresi var.
- O nedir efendim?
- İyilerle beraber olmak.
|