Kadı Muhammed Zahid hazretleri “rahmetullahi aleyh”, Evliyanın büyüÄŸü, din ilimlerinin hazinesidir.
Kendisi ÅŸöyle anlatıyor:
Talebelik çağında Nimetullah adında bir arkadaşım vardı.
Onunla konuÅŸup anlaÅŸtık ve Semerkant'tan Hirat’a doÄŸru yola çıktık.
Maksadımız, bizi tasavvufta yetiÅŸtirecek bir mürÅŸit bulmaktı.
Derken bir köye varıp, orada konakladık.
Günlerce o köyde kaldık.
Ve bir gün, o köye Ubeydullah-ı Ahrar adında çok büyük bir Evliya zatın geldiÄŸini öÄŸrenip çok sevindik.
Hemen koÅŸtuk ziyaretine.
O zat bana bakıp;
- Sen neredensin? diye sordu.
- Semerkant'tan geliyoruz, dedim.
Çok güzel, tesirli ve fasih konuÅŸuyor, kalbimden geçenleri dile getiriyordu.
Onu çok sevmiÅŸtim.
Ama biz Hirat’a gitmek için yola çıkmıştık aslında.
Ben Hirat’ı düÅŸünürken, bana bakıp;
- Hirat'a gitmekten muradın nedir? diye sordu.
Öyle heybetliydi ki, korkumdan cevap veremedim.
Benim yerime, arkadaşım cevap verdi:
- Onun maksadı, tasavvufa girmekti efendim.
O zaman bana bakıp gülümsedi ve;
- Öyleyse, mübarek olsun, buyurdu.
Madem çok istiyorsun
Sonra elimi, eli ile tutup kendine çekince, ben bayılmışım.
Ayıldığımda, Hirat fikrinin silinmemiÅŸ olduÄŸunu gördüm kalbimden.
Bu hâlimi anlayıp;
- Madem çok istiyorsun, git bakalım, buyurdu.
Ben bunu izin sayıp, yola çıktım.
Ama az sonra hayvanım hastalandı.
Öyle ki, tek adım bile atamaz hale geldi.
Hayvanımdan inip yürüdüm.
Bu sefer de gözlerim baÅŸladı aÄŸrımaya.
Öyle ki, gözümü açamıyordum aÄŸrıdan.
Gözüm iyileÅŸirken sıtmaya tutuldum bu defa da.
O zaman anladım işin aslını.
O büyük Veli gitmemi istemiyor, deyip geri döndüm.
Ve bir daha ayrılmadım yanından.
|