Hace Mevdud-i Çeşti hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” vefatı yaklaşınca, ara ara başını kaldırıyor ve sanki birini bekler gibi kapıya bakıyordu.
O esnada, nur yüzlü ve temiz elbiseli bir zat, selam vererek içeri girdi.
Elinde bir ipek parçası, üzerinde birkaç satır yeşil bir yazı yazılıydı.
Onu, Mevdud-i Çeşti hazretlerine verdi.
O da bunu gözlerine koyup, teslim etti ruhunu.
Cenazesi çok kalabalıktı.
Öyle ki, Evliya ruhlarının tamamı orada toplanmıştı sanki.
Hatta cinler bile hazır oldular cenazede.
Sesleri duyuluyor, ama görünmüyordu kendileri.
Namazı kılınıp da omuzlara alınınca, taşıyanlar hayrette kaldılar.
Zira hiç ağırlığı yoktu.
Havada gidiyordu sanki tabut.
Binlerce gayri müslim, bunu görmüş ve bu sebeple iman etmişlerdir.
Namaz çok mühim
Bu zat bir sohbetinde;
- Namaz, dinde direktir, buyurdu. Zira Müslüman demek, sanki namaz demektir. İşin başı namazdır. Mümin, namaz kılar, kâfir kılmaz. Münafık ise bazen kılar bazen kılmaz.
Şöyle devam etti:
- Hiç özrü olmaksızın, tembellikle bir vakit namaz kazaya kalırsa, eğer kazasını kılmaz ve tövbe etmezse, cezası Cehennemde yanmaktır.
Zira bu, Allah’ın emrini hafife almaktır.
Ve ekledi:
- O namazı acele kaza etmelidir. Yoksa, cezası, zaman geçtikçe kat kat artar. Yani o farz namazı kaza edecek kadar boş ve müsait dakikalar geçtikçe, ateşte yanacağı müddet de çoğalır.
Kendini beğenme!
Bir gün de sohbetinde;
- Kendinizi beğenmeyin, buyurdu. Zira bu hâl, iyi amelleri yok eder.
Sohbetine devamla;
- Bir kul, ibadetini kusurlu görürse, o ibadet Allah indinde kabule lâyık olur, buyurdu. Zira böyle ameller kıymet kazanır Allah indinde.
Şöyle bitirdi:
- Allah, göğsü kabarık insanları sevmiyor. Başı önünde olan kulları beğeniyor.
|