Abdullah-ı Dehlevi hazretleri “rahmetullahi aleyh”, Resulullah efendimizi “aleyhisselam” pek fazla sever, ismini işitince kendinden geçerdi adeta.
Bir gün su getirmişti hizmetçisinden.
Hizmetçi suyu verirken;
- Allah’ın Resulünün sevgisi, Onun nuru ve feyzi sizin üzerinize olsun, diye dua etti.
Bu duaya öyle çok sevindi ki, kalktı ve öptü hizmetçinin alnından.
Mübarek odasından, bazen çok nefis kokular çıkar, etrafa yayılırdı.
O zaman talebeleri;
- Herhalde, Resulullah efendimizin “aleyhisselam” mübarek ruhu yine teşrif etti, derlerdi.
Zaman zaman da sair Evliyanın ruhaniyetlerini görüyordu yanında.
En çetin şey?
Bu zat, bir gün genç bir talebesine;
- Ahirette en çetin şey nedir, biliyor musun? diye sordu
- Bilmiyorum efendim, dedi.
- Kul hakkıdır evladım. Çaresi bulunmaz. Ama kul hakkı deyince, yalnız maddi haklar gelmesin hatırına.
- Başka nasıl olur hocam?
- Mümini çekiştirmek, gıybet ve su-i zan da kul hakkıdır. Hatta mümine sert bakmak bile kul hakkına girer. Yani o sert bakıştan bir hak doğar ve o kişi, hakkını ister o sert bakandan. Bunu ödemek dünyada kolay olsa da çok zordur ahirette.
- Neden zordur efendim?
- Çünkü orada para pul geçmez evladım. Sevaplar verilir, günahlar alınır.
- Peki çaresi ne efendim?
- Tek çaresi, dünyada iken helallaşmaktır. Ufak bir hediye alıp gidersin ve kusuruma bakma arkadaşım, bir hata yaptım işte, affet beni deyip gönlünü alırsın, iş biter.
Ve ekledi:
- Sen sen ol, kul hakkıyla gitme ahirete. Hatta alacaklı olsan bile.
- Alacaklı olarak da mı hocam?
- Evet. Çünkü kendini alacaklı sanan nice kimseler, orada borçlu çıkarlar da şaşırıp kalırlar. Haberin olsun.
|