Abdullah-ı Dehlevi hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” talebesinden biri yolda gidiyordu ki, bir ara hocasını görür gibi oldu yanında.
Kendisine;
- Çabuk uzaklaş buradan. Haramiler kafileyi basacaklar! buyurup kayboldu gözden.
O, bu emirle hızla uzaklaştı kafileden.
Hakikaten arkadan soyguncular gelip bastılar kafileyi.
Bir tek o kurtulmuştu yolculardan.
Şu tarafa git!
Talebeden biri de şöyle anlatıyor:
Ben hocamı henüz tanımıyorken bir gece rüyada gördüm kendisini.
Beni Delhi’ye davet etti.
Halbuki Delhi'den çok uzaktı bulunduğum yer.
Ama öyle çok sevmiştim ki, bir an önce görmek istiyordum kendisini.
Yani duramıyordum onu görmeden.
Hiç bir şey dinlemeyip, o gün yola düştüm.
Ama yolu şaşırıp, gitmişim çok uzaklara.
Hiç tanımadığım yerlerdi.
Kendi kendime;
“Ne tarafa gitsem?” diye düşünüyordum ki, rüyada gördüğüm zat önüme çıktı birden.
Eliyle işaret edip;
- Şu yöne git! buyurdu.
Ve kayboldu gözden.
Ben o istikamete gidince buldum doğru yolu.
Huzuruna varınca, tebessüm edip;
- Yolda olanı kimseye söyleme, buyurdu.
- Baş üstüne efendim, dedim.
Ve bir daha ayrılmadım yanından.
Öğrenmek farzdır
Bu zat, nasihat isteyen bin gence;
- Evladım, İslamiyet’i öğrenmek farzdır, buyurdu. Öğrenmeyen günaha girer. Öğrenmeye ehemmiyet vermezse, imanı gidebilir mâzallah.
Şöyle devam etti:
- Nefsine uyan haram işler. Haram işleyen, alışır. Alışınca zevk alır. Zamanla ehemmiyet vermez olur. Harama ehemmiyet vermeyince de imanını kaybeder.
|