Ana Sayfa >  1001 Güzel Menkîbe > O kerim zatın hizmetinden sakın ayrılma > Ben buna lâyık değilim
Yazıcı   Yazı boyutunu     

Ben buna lâyık değilim

Habib-i Acemi hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” bir kulübesi vardı ki, orada gece gündüz ibadet ederdi Rabbine.

Bir gece elbisesinin söküğünü dikiyordu ki, bir ara iğnesini düşürdü elinden.
Ancak iğneyi görebilmek için çok ışık lazımdı.

O iğneyi düşürdüğü anda gün gibi aydınlandı kulübe.
İğneyi kolayca görüp aldı.

Ama çok utanmıştı.

Yüzünü ellerliyle kapatarak;
- Affet yâ Rabbi, ben buna lâyık değilim, dedi.

Ve ağladı hayâsından.

Ne derdi var acaba?

Bir komşusu vardı evinin bitişiğinde.

O anlatıyor:
Ben her gün akşam eve vardığımda, ağlama seslerini işitirdim komşumuzun.

Kendi kendime;
“Acaba ne derdi var ki böyle ağlıyor?” der, sabah uyandığımda, yine ağladığını duyardım.

Bir gün, hanımından;
- Komşunun ne derdi var? diye sordurdum.

Cevabında;
- Bizim bey, hep ölümü düşünür. Akşam olunca; Sabaha çıkar mıyım? diye düşünüp ağlar. Sabah olunca da; Akşama çıkar mıyım? der, yine ağlar, dediler.

Onun kalbinde, dünyanın yeri yoktu.
Ahireti düşünürdü sadece.

En zor iş nedir?

Bir gün sevdiklerine;
- Bu dinde en zor iş nedir, biliyor musunuz? diye sordu.
- Bilmiyoruz efendim, dediler.

Buyurdu ki:
- Bu dinde en zor iş, doğru yolu bulduktan sonra hep o yolda kalmak, sebat etmek, o yoldan hiç ayrılmamaktır.

Ve şöyle devam etti:
- Hud suresinde, Peygamber efendimize “aleyhisselam”; “Emr olunduğun doğru yolda sabit kadem ol. O yoldan ayrılma!” mealindeki âyet-i kerime inince, Efendimiz “aleyhisselam”; “Hud suresi, sakalıma ak düşürdü” buyurmuşlardır.
 
Geridön
 
 
Klavye
 
Ana sayfam yap Sık kullanılanlara ekle
Güncelleme Tarihi
26.04.2024
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya
gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.

Hosted by İhlas Net
Ziyaretçi Sayısı