BiÅŸr-i Hafi hazretleri “rahmetullahi aleyh”, ilmiyle amil olup Allah’tan çok korkardı.
Bir gün sevenleri;
- Efendim, siz bu dereceye ne ile kavuÅŸtunuz? diye sordular.
Cevabında;
- Rabbimin ismi yazılı olan bir kağıdı, yerde çamurlar arasında görüp, kalbim sızlayarak aldım. Yıkayıp temizledim ve güzel koku sürüp evimin duvarına astım, buyurdu.
Ve ekledi:
- İşte neye kavuştumsa, bu sebeple kavuştum.
Hidayete geldiÄŸi o sevinçli anda, ayağında pabucu yoktu tesadüfen.
O günden itibaren ayakkabı giymedi.
Ölünceye kadar hep yalın ayak dolaÅŸtı bu sebeple.
BaÄŸdat sokaklarında, pabuçsuz gezdiÄŸinden, hiçbir hayvan yerleri pisletmezdi.
BiÅŸr saÄŸ olsaydı…
Bir gün, birinin hayvanı yeri pisletmiÅŸti.
Sahibi bunu görünce;
- Âh! dedi birden.
- Niçin âh edersin? dediler.
- Herhalde Bişr-i Hafi hazretleri vefat etti. Zira o sağ olsaydı, bu hayvan yere pislemezdi, dedi.
Ve sorup araştırdı.
- BiÅŸr-i Hafi hazretleri BaÄŸdat'ta vefat etti, dediler.
Allah kalbe bakar
Bu zat, bir sohbetinde;
- Ey insanlar! Åžimdi herkes sadece dışını süslüyorlar, buyurdu. Halbuki Allahü teâlâ, kulun kıyafetine bakmaz. Kalbine ve niyetine bakar.
Ve ekledi:
- Her sıkıntıya sebep, bir günaha girmek, çaresi ise, piÅŸman olup, istiÄŸfar eylemektir. Hiç bir canlıya zarar vermeyin ki, o da Hak teâlânın mahlukudur.
Sordular:
- Müslüman nasıl olmalı efendim?
- Müslüman, gıda ve ekmek gibi, olmalı, yani ona herkes, her zaman ihtiyaç duymalıdır.
Ve tarif etti:
- Mümin, elinden ve dilinden kimsenin zarar görmediÄŸi kimsedir.
|