Ali bin Heyti hazretleri “rahmetullahi aleyh”, güzel simalı olup, yakışıklı bir zattı.
Ömründe bir edebi bile terk etmemiÅŸtir.
Çok da mütevazıydı.
Hem kibar ve zarifti.
Hiçbir iÅŸi, İslam’a muhalif olmamıştı.
Zeki, akıllı ve cömertti.
Herkese şefkat ve merhametle davranırdı.
Kendisine lazım olan bir ÅŸeyi isteseler verir ve üstelik zevk alırdı bundan.
Zira O, baÅŸkalarının rahatını düÅŸünmekten, kendi menfaatini unuturdu.
Kızma, sinirlenme!
Bir sohbetinde;
- KardeÅŸlerim, dünyalık bir sebeple sakın sinirlenmeyin, buyurdu. Öfkelenen kimsenin aklı örtülür.
Ve ilave etti:
- Åžeytan da bunu fırsat bilip, o kimsenin boynuna bir yular takar ve kolaylıkla kendi yoluna çeker onu.
Kötü arkadaÅŸ
Bir gün de nasihat isteyen bir gence;
- Evladım, daima iyilerle birlikte olmaya bak, buyurdu. Kötü kimseler ile arkadaÅŸ olma sakın. Åžu iki nasihati unutma.
- Onlar nedir efendim? deyince;
- Biri, iyilerle sohbet etmek, diğeri, cahillerden uzak durmaktır, buyurdu.
Åžöyle devam etti:
- Kendi kusurlarını gör, baÅŸkasının ayıbını görme. Çünkü baÅŸkasının günahı sana sorulmayacak.
Åžöyle bitirdi:
- Dünya muhabbetini kalbine koyma. Zira dünya sevgisi, her günahın başıdır.
Ne ekersek, onu biçeriz
Bir gün de;
- Kim genç iken yaÅŸlılara hizmet ederse, kendisi yaÅŸlanınca da ona hizmet eden gençler bulunur, buyurdu. Yani ne ekersek, onu biçeriz.
Ve özetledi:
- İyilik yapan iyilik bulur, kötülük yapan da kötülük.
|