Bir gün, Davud-u Tai hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” yanına birileri gelip, sitayişle bahsettiler İmam-ı azam hazretlerinden “rahmetullahi aleyh”. 
 
O da, ona ilaveten; 
- O, bir kutup yıldızıdır ki, karanlıkta kalanlar, onunla yol ve iz bulur, buyurdu. 
 
Hafız Abdül’aziz de Onun hakkında; 
- O, miyardır, ölçüdür. Ehl-i sünnet ile, Ehl-i bid’atı ayırır, buyurdu. 
 
Ve ekledi: 
- Onu seven, Ehl-i sünnettir. Sevmiyorsa, sapık ve Ehl-i bid’at olmuştur. 
 
En büyük âlim 
 
Süfyan-ı Servi hazretlerinin yanına bir kimse gelerek; 
- Ben, İmam-ı azam hazretlerinin yanından geliyorum, dedi. 
 
Hazret-i Süfyan; 
- Öyleyse yeryüzünün en büyük âliminin yanından geliyorsun, buyurdu. 
 
İmam-ı Şafii hazretleri de, İmam-ı azam “rahmetullahi aleyh” hakkında; 
- Ben, Ondan daha büyük fıkıh âlimi bilmiyorum. Kim fıkıh öğrenmek istiyorsa, Onun talebesiyle bulunsun, buyurmuştur. 
 
Ahmed bin Hanbel hazretleri de; 
- İmam-ı azam, vera, zühd ve takvada çok yüksek derecedeydi ve ahiret derdiyle dertlenmişti, buyurdu. 
 
Ve ekledi: 
- Onu anlayacak kimse yoktur dünyada. 
 
Niçin methediyorsunuz? 
 
Bir gün, İmam-ı Malik hazretlerine; 
- Niçin hep İmam-ı azam hazretlerini methediyorsunuz efendim? dediler. 
 
Cevabında; 
- Çünkü Onun ilmi, insanlara daha çok faydalı olmuştur, buyurdu. 
 
Yahya bin Muaz hazretleri, bir gece Resulullahı “aleyhisselam” rüyada görüp; 
- Yâ Resulallah, sizi ararsam nerede bulabilirim? diye sordu. 
 
Efendimiz “aleyhisselam”; 
- Ben, İmam-ı azamın ilmindeyim. Beni oradan başka yerde arama, buyurdu.
   |