Makaleler
( 54 )
( 365 )
( 366 )
( 364 )
( 366 )
( 365 )
( 365 )
( 365 )
( 90 )
( 2 )
 
 2010 - MAKALELER


Arkadaþýna gönder
 
Print almak için

Yazý boyutunu büyütmek için     


 

Sabrın alameti
13.09.2010

Bir gün, bir sevdiÄŸi Hallac-ı Mansur hazretlerine gelerek;
- Sabretmenin alameti nedir efendim? diye sordu.

Cevabında;
- Bir kimsenin elini ayağını kesip bir köprüde asarlar, hatta türlü türlü eziyet ederler de, o kimse bütün bunlara sabredip hiç âh-u vah etmezse, iÅŸte sabrın alameti budur, buyurdu.

"Bir kimse" dediÄŸi kendisiydi.
Nitekim bu sözünün üzerinden fazla bir zaman geçmemiÅŸti ki, elini ayağını kesip, bir köprü başında astılar kendisini.

ARİF KİME DENİR?

Bir gün de sevdiklerinden biri bu zâta gelip;
- Arif kime denilir efendim? diye sordu.

Cevabında;
- Arif o kimsedir ki, onu üçyüzbeÅŸ senesinin Zilkade ayının bitmesine altı gün kala, bir salı günü, BaÄŸdat'ın bir meydanında, ellerini ayaklarını kesip, gözlerini çıkarıp, baÅŸ aÅŸağı olarak idam eder, cesedini de yakıp, külünü savururlar, buyurdu.

Bu sözle, "kendisini" anlatmıştı.
O kimse söylediÄŸi tarihi kaydetti.

O gün geldiÄŸinde, BaÄŸdat'ın bir meydanında, buyurduÄŸu gibi astılar ve cesedini yakıp külünü savurdular.

İdam edilmesine üç gün kalmıştı ki, o gece yatağında bulamadılar kendisini.
İkinci gecesinde, ne Hallac-ı Mansur hazretleri vardı, ne de zindan.
Son gece, hazret-i Mansur da vardı, zindan da.

Hikmetini sorduklarında;
- Haklısınız, buyurdu. İlk gece Rabbimleydim, onun için beni bulamadınız. İkinci gece, Rabbim benimleydi. Onun için ne beni buldunuz, ne de zindanı. Son gece ise beni bulmanız lazımdı, buldunuz. Çünkü beni bulmadan idam edemezsiniz.

 
 
Güncelleme Tarihi
16.12.2025
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya
gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.

Hosted by İhlas Net
Ziyaretçi Sayısı