Hediyeyi kime verdin?
13.12.2008
Bir Velî zat, bir kimsenin eline kıymetli bir "Hediye" verip;
- Bunu al, mektebin en güzel talebesi hangisiyse ona ver! buyurdu.
Adam;
- Peki efendim deyip çıktı.
Kendi çocuğu da o mektepteydi.
Yüzlerce çocuk içinden kendi oğluna verdi o hediyeyi.
Geri geldiğinde o Velî sordu:
- Hediyeyi kime verdin?
- Kendi oğluma verdim efendim.
- Niçin?
- Baktım, baktım, ondan daha güzelini göremedim efendim.
Velî zat tebessüm edip;
- İşte kıyâmet gününde de Allahü teâlâ, "Rahmet hediyesi"ni Muhammed aleyhisselâma verir. O da mahşer yerine gelir. Mahşer halkına bakar, bakar, kendi ümmetinin günahkârlarına verir o hediyeyi.
Hak teâlâ;
- Ey Habîbim! Senin ümmetin girmedikçe, diğer ümmetler Cennete giremezler, buyurur.
NİÇİN YEMEZSİNİZ?
Zenginin biri, bir Veliyi yemeğe dâvet eder.
O mübarek gelir, oturur sofraya.
Ancak yiyemez.
Ev sâhibi sorar:
- Efendim, niçin yemezsiniz?
- Benim, ciğerparelerim evde aç ve susuz beklerken nasıl yiyebilirim?
Adam derhal bir sofra daha hazırlayıp gönderir evlerine.
O Veli, o zaman yer ve şöyle anlatır:
Kıyâmet gününde de Hak teâlâ, Habîbini Cennete dâvet eder.
Ancak ümmetin günahkârları mihnet ve zahmettedirler.
Onları bu halde bırakıp da Cennete girmez.
Ellerini açıp;
- Yâ Rabbî, ya beni ümmetimle berâber Cehenneme gönder, yâhut onları da benimle Cennete sok, diye yalvarır.
Cenabı Hak cevaben;
- Ey Sevgili Habîbim! Cehennem sana haramdır. Ümmetini al da birlikte Cennetime girin, buyurur.
|