Makaleler
( 54 )
( 365 )
( 366 )
( 364 )
( 366 )
( 365 )
( 365 )
( 365 )
( 90 )
( 2 )
 
 2009 - MAKALELER


Arkadaşına gönder
 
Print almak için

Yazı boyutunu büyütmek için     


 

Sakın terk-i edebten!
13.05.2009

Nabi Efendi rahime-hullahü teâlâ, Osmanlı devletinde yetişen bir şairdir.
Kafile ile Hacca gitti bir sene.

Devlet ricalinden kişiler de vardı.
Vekiller, subaylar, paşalar…

Nabi Efendinin Resulullaha "aleyhissalatü vesselâm" sevgisi, aşk derecesindeydi.
Bu aşk ile Hicaz yollarında uyumadı.

Medine, uzaktan göründü nihayet.
O zaman zirveye çıktı bu muhabbet.
Kalbi, bu aşkla yanıyordu.

O, böyle yanarken, bir de ne görsün.
Biri yatmış uyuyor, ayakları kıblede.

Üzüldü, kederlendi.
Gayr-i ihtiyari bir şiir döküldü dudaklarından.

Yüksek sesle okuyordu.
Muhatap, o uyuyan adamdı.
Maksat hasıl oldu ve adam uyandı.

Şiirin bir dörtlüğü şöyle:

Sakın terk-i edebten,
Kûy-ü mahbûb-u Hüdâdır bu.
Nazargâh-ı ilâhîdir.
Makâm-ı Mustafâdır bu.

Gafil adam, hızla doğruldu.
Ve Nabiden sordu:

- Ne zaman yazdın bunu, başkası da duydu mu?
- İlk defa söylüyorum. Sizi böyle görünce içimden geldi.
- Aman Nabi, duymasın başka biri.

Ve vardılar Medineye.
Fakat o da ne?
Mescid-i Nebîde bütün müezzinler, bu şiiri okuyorlardı.
Hem bütün minarelerden.

Şaşırıp sordular müezzinin birinden.
- Bu şiiri nerden öğrendiniz?
- Efendimizden.

- Nasıl?
- Rüyada.

Meğer Resulullah Efendimiz "aleyhissalatü vesselâm" bütün müezzinlerin rüyasına girip bu şiiri okumuşlar ve;
- Ümmetimden Şair Nabi Efendi geliyor. Onu, ezandan önce bu şiirini okuyarak karşılayın! buyurmuşlar.

 
 
Ana sayfam yap Sık kullanılanlara ekle
Güncelleme Tarihi
29.12.2024
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya
gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.

Hosted by İhlas Net
Ziyaretçi Sayısı