Makaleler
( 54 )
( 365 )
( 366 )
( 364 )
( 366 )
( 365 )
( 365 )
( 365 )
( 90 )
( 2 )
 
 2009 - MAKALELER


Arkadaşına gönder
 
Print almak için

Yazı boyutunu büyütmek için     


 

Biz de talebesiyiz
15.10.2009

Seyyid Emir Külal "rahime-hullahü teâlâ", bir gün talebesiyle bir yerde oturmuş sohbet ediyorlardı ki, bir ara kapı açılıp, güzel yüzlü bir genç girdi içeri.
Selâm verip, edeble diz çöktü.

Emir Külal hazretleri döndü o gence:
- Hoş geldin evladım.
- Hoş bulduk hocam.

- O iş ikmal oldu mu?
- Gece gündüz çalıştık efendim. Elhamdülillah, himmetinizle tamam oldu.

- Çok iyi, hayırlı olsun.

Delikanlı izin isteyip kalktı.
O gidince, Emir Külal hazretleri devam etti sohbetine.

Ancak merak etmişti talebeler.
Öyle ya, kimdi bu gelen?
Onu ilk defa görüyorlardı.
Üstelik "hocam" diye hitab etmişti.

Biri koşup, yetişti gencin arkasından:
- Arkadaş sen kimsin?
- Emir Külal hazretlerinin talebesiyim.

- Nereden geliyorsun?
- Rumelinden.

- Niçin geldin peki?
- Bizim diyarda bir cami inşa ediliyor, inşaatla da bizzat hocam ilgileniyordu. Bize; "Cami biterse, bana haber verin" buyurmuştu. Onu haber vermeye geldim, dedi ve gitti.

Talebe;
- Peki, selâmetle git, deyip dergâha döndü.

Ama allak bullak olmuştu kafası.
Zira Hindistan nere, Rumeli nereydi?

NASIL SABAHLADINIZ?

Bir gün de bazı dostları;
- Bu gece nasıl sabahladınız? diye sordular bu zata.

Ağlamaya başladı mübarek.

Soranlar şaşırdı:
- Efendim iyi misiniz?
- Ölümü unutmuş, günahı da çok olan bir kimsenin hali nasıl olur? buyurdu.

Göz yaşlarını silip;
- Ömrümüz azalıyor, günahımız artıyor. Akıbet "Cennet" midir, "Cehennem" mi, o da belli değil. Bu halde olan bir insan, ağlamasın da ne yapsın, buyurdu

 
 
Ana sayfam yap Sık kullanılanlara ekle
Güncelleme Tarihi
29.12.2024
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya
gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.

Hosted by İhlas Net
Ziyaretçi Sayısı