Makaleler
( 54 )
( 365 )
( 366 )
( 364 )
( 366 )
( 365 )
( 365 )
( 365 )
( 90 )
( 2 )
 
 2010 - MAKALELER


Arkadaşına gönder
 
Print almak için

Yazı boyutunu büyütmek için     


 

Vefatı
31.01.2010

Muhammed Baki Billah hazretlerinin yaşı kırka erince, kalmadı dünyaya rağbeti.

O günlerde hanımına;
- Yakında benim için büyük bir hadise olacak, derdi.

Bir gün de, eline bir ayna alıp;
- Gel, beraber bakalım, buyurdu.

Kadıncağız Onu aynada pir-i fani, ihtiyar olarak görünce, anladı yakında ebedi yolculuğun olduğunu.

Bu durumu talebesine de bildirmek için:
- Velilerden birine, gaibden; çok yakında vefat edeceği bildirilmiş, buyurdu.

- Kimdir o zat efendim? dediler.
Kendisinin olduğunu söylemedi.

Hastalığın şiddeti artınca;
- Birkaç gün Delhi'den ayrılmayın. Zira son günlerimi yaşıyorum, buyurdu.

Ayrılık eserleri görünmeye başladı nihayet.
Gözleri, Elveda eder gibi bakıyorken,
dost ve talebeleri ağlamaya başladılar.

O sırada bir kişi, Allah! deyince,
başını sür'atle o yöne çevirdi.
Sonra da, Allah! Allah! diyerek teslim etti ruhunu.

Kabir yeri için, istişareler yapıp,
karar verilen yere kazdılar mezarını.

Cemaat, tabutu omuzlayıp o yere doğru yürümeye başladılar.
Fakat o da ne?
İstemeyerek başka yöne gidiyorlardı.

Nihayet bir yere geldiklerinde tabut durdu havada.
Öyle ağırlaştı ki, bir milim ileri götüremediler.
- Bunda bir hikmet var, deyip, o yere defnettiler kendisini.

Birisi hatırlayıp;
- Bu yeri beğenmişti. Hatta bu yerin toprağından elbisesine yapışmıştı da, "Bu toprak, eteğimizi tuttu. Ölürsem, kabrimi bu yerde kazın!" buyurmuştu, dedi.

 
 
Ana sayfam yap Sık kullanılanlara ekle
Güncelleme Tarihi
29.12.2024
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya
gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.

Hosted by İhlas Net
Ziyaretçi Sayısı