Gönül Sultanları.com >  1001 Güzel Menkîbe > Ölülerin kaçırdığı fırsat şimdi bizim elimizde > Gelmeyen kaldı mı hiç?
Gelmeyen kaldı mı hiç?
Abdullah bin Tahir, Horasan valisiydi.
Çok güzel, yakışıklı, nur yüzlü biriydi.

Bir ara, Nişabur’a geldi bu vali.
Halk, onu görmek için, yollara döküldü.

Kendisini görmeye gelenleri görünce;
- Gelmeyen kaldı mı? diye sordu ahaliye.
- İki zat kaldı, dediler.

- Onlar kimdir?
- Ahmed bin Harb ile Muhammed bin Eslem’dir “rahmetullahi aleyhima”.

- Peki ne için gelmediler?
- Bu ikisi, hem büyük âlim hem de Velidir. Devamlı ibadet eder, Allah’tan başka şeye itibar etmezler.

Öyleyse biz Ona gidelim

Vali;
- Öyleyse biz onlara gidelim, dedi.

Ve önce Ahmed bin Harb hazretlerine gitti.

O, valiyi görünce;
- Evet, işittiğimizden de daha güzelmişsiniz, buyurdu. Şimdi size yakışan şudur ki, bu güzel yüzünüzü günah kiriyle kirletmeyin.

Ve ilave etti:
- Zira nice güzel yüzler vardır ki, günahı sebebiyle ateşte yanacaktır.

Bu sözler, çok tesir etti valiye.
Oradan, Muhammed bin Eslem hazretlerinin evine gittiyse de, kapı açılmadı kendisine.

Sen de bir gün öleceksin

Kendi kendine;
“İlahi, ben günahkâr bir kulum. O ise, çok sevdiğin bir zattır. Biz, dünyaya bulaştık, o, dünyadan kaçtı. Bunun için yükseldi. Ben Onu, senin için seviyorum. Hizmetçisi olmaya lâyık değilim. Onun hürmeti için, beni affet ve bir tek nasihatini işitmemi nasib et”, diye yalvardı.

O anda kapı açıldı.
Mübarek zat, Cuma namazı için çıktı evden.
Yaklaşıp öptü iki elinden.

Büyük Veli, Valiye bakıp;
- Ey vali, sen de bir gün ölecek ve hesaba çekileceksin, buyurdu.

Ve ekledi:
- Orada valiliğine bakmazlar. Hesabı veremezsen, çok yazık olur sana.

www.gonulsultanlari.com