Gönül Sultanları.com >  Peygamber Efendimiz > Medine-i Münevvere Devri > Kütüğün inlemesi
Kütüğün inlemesi
Resulullah hutbeyi, önce minber yerine,
Dayanarak okurdu bir hurma kütüğüne.

Adı (Hannane) idi bu hurma kütüğünün.
Cansız idi ve lakin, aşıkıydı Resulün.

Sonra, üç basamaklı bir minber yaptırarak,
Oradan okudular hep devamlı olarak.

Ama ilk seferinde oldu ki bir hadise,
Buna şahit oldular, Eshabdan çoğu kimse.

Bir Cuma günü idi, olunca vakti salat,
Mescid-i Nebevi’de toplanmıştı cemaat.

Vakta ki Resulullah, hutbe okumak için,
Yine minberlerine çıkmışlardı ki ilkin,

Eskiden dayandığı kuru hurma ağacı,
İnlemeye başladı o anda acı acı.

Bir hamile devenin ağlayışı gibi hem,
Seslice ağlıyordu, hüzünlü ve pür elem.

Bütün Eshab-ı kiram, hayret içerisinde,
Duydular bu sesleri, hepsi mescit içinde.

Cansız hurma kütüğü ağlayıp inliyordu.
Bilcümle Sahabe de, bu sesi dinliyordu.

Hayret içerisinde kalmıştı o an herkes.
Hatta kesilmiyordu bu inilti ve bu ses.

O zaman Resulullah, inerek minberinden,
O hurma kütüğünün yanına geldi hemen.

Mübarek elleriyle okşadılar bir müddet.
Kütüğün ağlaması, kesildi en nihayet.

Eshab, kuru kütüğün bu aşk ve sevgisini,
Görünce, bir ağlama aldı o an hepsini.

Hem de Enes bin Malik buyurdu ki bu babta:
(Mescit bile sarsıldı bu sesten o gün hatta.)

Bir başka sahabi de dedi: (Bu iniltiden,
O kütük hem çatladı, hem oynadı yerinden.)

Ve yine yemin ile buyurdu ki o Server:
(İnip de, o kütüğü okşamasaydım eğer,

Bana karşı hasret ve hüznünden leyl-ü nehar,
O, hep ağlayacaktı tâ kıyamete kadar.)

Sonra da o kütüğe dönüp Fahr-i kâinat,
Teselli etmek için buyurdu ki o saat:

(İster seni dikeyim bahçendeki yerine,
Tekrar dal ve budak sal, gel önceki haline.

İster, seni dikeyim Cennete ebediyen.
Hep Allah’ın dostları yesin meyvelerinden.)

Kütük dile gelerek, arz etti dileğini,
Dedi: (Ya Resulallah, Cennete dikin beni.

Hiç çürümeyeceğim bir yerde olayım ben.
Hep Allah’ın dostları, yesin meyvelerimden.)

Resul ve yanındaki Sahabenin cümlesi,
Gayet açık olarak işittiler bu sesi.

Sonra buyurdular ki kütüğe Fahr-i âlem:
(Senin bu isteğini yaparım, çekme elem.)

Sonra da Eshabına olarak müteveccih,
Buyurdu: (Ahireti, dünyaya etti tercih.)

www.gonulsultanlari.com