Gönül Sultanları.com >  Peygamber Efendimiz > Medine-i Münevvere Devri > Selman-ı Farisi
Selman-ı Farisi
Gün geçtikçe İslam’ın nuru yayılıyordu.
Resulün sevgisiyle, kalbler parıldıyordu.

Onun hasreti ile, bekleyen susamış halk,
Bir arayış içinde Medine’ye koşarak,

Huzur buluyorlardı, görmekle Onu bir an.
Şerefleniyorlardı etmekle Ona iman.

Bunlardan birisi de Selman-ı Farisi’ydi.
Bu zatın babası ve annesi mecusiydi.

Bu mübarek sahabi, doğmuştu İsfehan’da.
İkiyüzelli sene ömür sürdü dünyada.

Ehl-i beytten sayılan bu büyük, mübarek zat,
Hayatını şöylece anlatır kendi bizzat:

Doğdum ben İsfehan’ın Cey denen bir köyünde.
Ve en zengin insanı, babamdı o köyün de.

Bir hayli fazla idi, arazimiz, malımız.
Çoktu bundan ötürü, köyde itibarımız.

Ben, babamın tek oğlu idim ki, bundan sebep,
Kız gibi yetiştirdi ev içinde beni hep.

Bana olan sevgisi olunca pek ziyade,
Dışarıya çıkmama, etmezdi pek müsaade.

Kendi mecusi olup, ateşe tapınırdı.
Bu dinin icabını bize de yaptırırdı.

Bu mecusi dinini, teferruatıyla tam,
Ve eksiksiz olarak, öğretti bana babam.

Devam üzre bir ateş yanardı evimizde.
Ona secde eder ve tapardık hepimiz de.

Malik olduğu için çok bahçe ve bağlara,
Beni de, bir gün alıp, götürdü oralara.

Dedi ki: (Ey evladım, gez şu bağı, bostanı.
Benden sonra senindir, mallarını gör, tanı.)

(Peki) deyip, giderken bir gün o araziye,
Rastladım yol üstünde olan bir kiliseye.

İnsanlar, içeride yapıyordu ibadet.
Böyle şeyi, ilk defa görünce ettim hayret.

Zira bizim dinimiz, buna benzemiyordu.
O anda, kalbimde bir tereddüt hasıl oldu.

Bizim ibadetimiz, tapınmaktı ateşe.
Bir türlü ermiyordu, zaten aklım bu işe.

Görünce kilisede ibadet edenleri,
Düşündüm ki: Bunların, daha doğru dinleri.

Tarla ve bahçemizi gezmekten vaz geçerek,
Seyrettim hep onları, sabahtan akşama dek.

Sonra, yaşlı birine sual ettim: (Hey baba!
Bu dinin asıl yeri nerededir acaba?)

O, (Şam’dadır) deyince, yine sual ettim ki,
(Şam’a gitsem, beni de kabul ederler mi ki?)

O zat (Evet) deyince, sordum ki ben bu sefer:
(Sizden, Şam'a gidecek var mıdır bir kimseler?)

(Yakında olabilir) deyince bana o zat,
Çok sevindim ve lakin ilerlemişti saat.

Karanlık basmış idi, korkarak eve vardım.
Babam hemen sordu ki: (Neredeydin evladım?

Vaktinde gelmeyince, hayli kaldık merakta.
Aramadığımız yer kalmadı köyde hatta.)

www.gonulsultanlari.com