Gönül Sultanları.com >  Peygamber Efendimiz > Hendek Gazası > Münafıklar çıban başı
Münafıklar çıban başı
İkinci günü dahi, yine aynı şekilde,
Bu savaş devam etti, bütün şiddeti ile.

Oklar uçuşuyordu havada vınlayarak,
Taraflar arasında, vardı ama büyük fark.

Kâfirler onbin kişi, Eshab üçbin idiler.
Ayrıca, andlaşmayı bozarak yahudiler,

Kureyş müşrikleriyle ittifak eyleyince,
Müminler, çok sıkışık hale düştü bir nice.

Resulullah, Eshaba buyurdu o gün hemen:
(Allahü teâlâya yemin ederim ki ben,

Bu karşılaştığımız sıkıntılar bitecek.
Cenâb-ı Hak, zaferi bize nasib edecek.)

Resulden bu müjdeyi alınca mücahidler,
Hepsi küffâra karşı, bir arslan kesildiler.

Sa'd bin Muaz dahi, çok güzel çarpışırken,
Bir müşrikin okuyla, yaralanmıştı birden.

Ok, atar damarına etmişti hem isabet.
Kan kaybı sebebiyle, ciddi idi vaziyet.
Dedi ki: (Ya ilahi, harp sürecekse hâlâ,
Bana ömür ihsan et, savaşayım küffârla.

Yok eğer bitecekse bu savaş ya ilahi!
Şehidlik rütbesini ihsan et bana dahi.

Şu Beni Kureyza’nın akıbetini bizzat,
Şu dünyada görmeden, ruhumu alma fakat.)

Eshabın arasında çarpışır gibi yapan,
Münafıklar, hainlik yapıyordu her yandan.

Gerilerde kalarak, gitmezlerdi ileri.
Alaya alırlardı hem de mücahidleri.

Derlerdi ki: (Muhammed, size ne vaad etmişti?
Ülkelerin fethini hani müjdelemişti.

Kayser ile Kisra’nın hazinelerini de,
Ele geçireceğiz diyordu ileride.

Halbuki şu hendekte hapsolmuş duruyoruz.
Abdest bozmaya bile, bakın gidemiyoruz.)

Böyle sözler söyleyip, fitne çıkarırlardı.
Morallerini bozup, zararlı olurlardı.

Müşrik ordusu ise, bütün güçleri ile,
Varmak istiyorlardı çabucak neticeye.

Lakin mücahidlerin, o kahramanlıkları,
Karşısında, bir varlık gösteremiyorlardı.

En çok saldırdıkları, dar geçitti o zaman.
Lakin ayrılmıyordu Resulullah oradan.

En fazla, o dar yere yığınak yapıyordu.
Ve Eshabı, savaşa teşvik buyuruyordu.

Müşrikler, o Serveri sık sık hedef alarak,
Hücuma geçerlerdi, şiddetli ok atarak.

Lakin Resulullahın başında miğferiyle,
Mübarek vücudunda, zırh var idi haliyle.

Çadırının önünde, ayakta duruyordu.
Hale göre, Eshaba emirler veriyordu.

Kâfirler, o dar yerden uğraştıkça geçmeye,
Çalışırdı Eshab da, onları püskürtmeye.

Kahraman mücahidler, onlarla çarpışmaktan,
Yan tarafa bakmaya, bulamazlardı zaman.

www.gonulsultanlari.com