Gönül Sultanları.com >  1001 Güzel Menkîbe > Bir şey muhakkak ise, onu oldu bilin > Halife bu halimizi biliyor mu?
Halife bu halimizi biliyor mu?
Hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh”, İslam askerlerini sık sık gazaya gönderirdi.
Mücahitler Medine’den ayrılınca, savaşa gidenlerin evlad-ü iyalini yoklar, bir ihtiyaçları varsa hallederdi.

Ayrıca geceleri şehirde dolaşır, yardıma muhtaç bir kimse varsa, onun sıkıntısını giderirdi.

Bir gece, tebdil-i kıyafetle şehirde dolaşmaya çıkmıştı yine.

Bir hanenin önünden geçiyordu ki, içerden bir kadın sesi işitti.
Durup kulak kabarttı.

Kadıncağız, dertli dertli bir şeyler söyleniyordu kendi kendine.

Diyordu ki:
“Erim savaşa gitti. Biz, aç susuz kaldık evde. Halife bu halimizi biliyor mu acaba?”

Bunu duyunca yüreği sızladı.
Oradan süratle döndü eve.

Bir çuval un ve diğer gıda maddelerinden sırtladığı gibi gelip çaldı o hanenin kapısını.

Kadın çıktı kapıya:
- Buyurun. Kimi aradınız?

Hazret-i Ömer, çuvalı indirdi sırtından.
- Bunu al bacım. Bir ihtiyacın olursa doğruca bana gel! dedi.
Ve dönüp gitti.

Kadın seslendi arkasından:
- Ey ihsan sahibi, sen kimsin?

Hazret-i Ömer ağlayarak cevap verdi:
- Halife Ömer’im.

Hanım, nedir onlar?

Bir gün de Bizans’tan elçi gelmişti Medine’ye.
İşi bitip de döneceği zaman, hazret-i Ömer’in hanımı, bir altın borç ederek güzel koku almış ve cam bir kabın içinde elçinin hanımına hediye göndermişti.

O elçinin hanımı da buna karşılık, o cam kabın içini mücevher koyup bu hanıma göndermişti.

Hazret-i Ömer, akşam eve gelip de hanımının elinde o mücevheri görünce sordu:
- Hanım, nedir bu?
- Mücevher.

- Onu sormuyorum, nerden geldi?
- Elçinin hanımı bana göndermiş.

- Hayır hanım, bu senin olamaz. Derhal beytülmala koy!
- Peki ama, niye? Bizzat bana gönderilmiş bir hediye bu.

Hazret-i Ömer ciddileşti ve;
- Hanım hanım! dedi hiddetle. Sen benim zevcem olmasaydın, sana böyle hediye gelir miydi?
- Gelmezdi tabii.

- Demek ki yabancı bir devletten sana bir hediye gelmişse, o, aslında Halifeye gelmiştir. Öyle değil mi?
- Evet ya Ömer, haklısın.

- Öyleyse devlete aittir bunlar. Burada senin olan, sadece o ödünç aldığın bir altındır.

Ve emretti:
- Bu mücevheri derhal gönder beytülmala!
- Baş üstüne.

Ve o gün mücevher satıldı.
Parası konuldu beytülmala.

www.gonulsultanlari.com