Evliyayı kiramın en büyüklerinden İmam-ı Rabbani “kuddise sirruh” hazretleri, bir sohbetinde;
- İbadetlerden zevk duymak ve bunların yapılması güç gelmemek, Allahü teâlânın en büyük nimetlerindendir, buyurdu. Hele namazın tadını duymak, herkese nasip olmaz.
Ardından;
- Namaz kılarken hasıl olan lezzetten, nefse bir pay yoktur, buyurdu. İnsan bu tadı duyarken, nefsi inlemekte, feryat etmektedir. Dünyada namazın rütbesi, derecesi, ahirette, Allahü teâlâyı görmenin yüksekliği gibidir.
Ve daha açıkladı:
- Yani dünyada insanın Allahü teâlâya en yakın bulunduğu zaman, namaz kıldığı zamandır. Ahirette en yakın olduğu da Allahü teâlâyı gördüğü zamandır.
Şöyle özetledi:
- Velhasıl dünyadaki bütün ibadetler, insanı namaz kılabilecek bir hale getirmek içindir. Asıl maksat, namaz kılmaktır.
Bir kalbde iki sevgi olmaz
Bir gün de sevdiği bir gence;
- Ey oğlum! Allahü teâlânın sevmediği bu dünyanın arkasında koşmamalıdır! buyurdu. Ne sattığını ve buna karşılık neyi aldığını düşünmelidir!
Ve daha açıkladı:
- Yani dünyayı ele geçirmek için ahireti vermek ve insanlara yaranmak için Allahü teâlâyı bırakmak ahmaklıktır oğlum. Dünya ile ahiret birbirinin zıddıdır, tersidir. İkisinin sevgisi bir kalbde toplanamaz.
Delikanlı sordu:
- Dünya nedir ki efendim?
- Dünya, Allahü teâlânın beğenmediği şeylerdir.
|