Evliyayı kiramdan Seyyid Abdülhakim-i Arvasi “kuddise sirruh” hazretleri, bir gün nasihat isteyen bir gence;
- Başkalarının kusurlarını değil, kendi kusurlarını araştır, kendini düzeltmeye bak, buyurdu.
Sonra derin bir nefes aldı:
- Âh evladım! İnsan nedense hep başkalarına baka baka havalara giriyor. Halbuki o havası inecek bir gün. Herşey teneşir tahtasında bitecek. Zor günler gelecek.
Ve şunu anlattı:
Bir gün, Peygamberimiz “aleyhisselam”, bir kabri ziyaret etmiş.
Yanındaki eshab-ı kiram sormuşlar:
- Ne oldu Yâ Resulallah?
Efendimiz “aleyhisselam”;
- Ölüm, dehşetli bir iş, buyurmuş.
Onun için önce niyetlerimizi düzeltelim evladım. Yaptığımız işi niçin yaptığımızı iyi düşünelim. Bundan Rabbimiz razı mı, değil mi, buna bakalım.
Şöyle bitirdi:
- Gıybet günahı, yetmiş defa zinadan beterdir. Çok tehlikeli.
Emr-i maruf farzdır
Bir gün de sohbetinde;
- Kardeşlerim, emr-i maruf yapmak, her Müslümana farzdır, buyurdu. Eshab-ı kiram ve İslam âlimleri, mallarıyla, canlarıyla bu farzı ifa ettiler.
Ve ilave etti:
- Emr-i maruf yapmak, kıyamete kadar gelecek bütün Müslümanların üzerine farzdır. Yani hepimize farz.
Ve misal verdi:
- Nasıl ki hiç kimse namazdan, oruçtan, hacdan, zekattan kurtulamaz, farz çünkü. Cihat etmesi de farzdır.
Şöyle bitirdi:
- İmkanı varken yapmazsa, yanar ahirette.
|