Abdullah-ı Şemdini, âlim ve veli bir zat.
Tesirli sözleriyle ederdi çok nasihat.
Bir gün de buyurdu ki: (Namaz, gayet mühimdir.
Onu kılmak, Allah'ın biz kullara emridir.
Allah, namaz kılana verir çok ecir, sevap.
Kılmayanlara ise, yapar çok acı azap.
Bir babanın evladı, söz dinlemezse eğer,
Babası, o evlada ne kadar öfke eder.
Der ki: (Bunca hizmetler eyledim de ben sana,
Sen, nasıl bana karşı kalkışırsın isyana?)
Halbuki ikisi de birer kuldur nihayet.
Yalnız baba, oğluna etmiştir biraz hizmet.
Allah ise, yerde ve gökte ne yarattıysa,
Hepsini, bizim için yaratmıştır bilhassa.
Bu gözle gördüğümüz ve göremediğimiz,
Her ne ki halk ettiyse kâinatta Rabbimiz,
Mesela ay ve güneş ve sayısız yıldızlar,
Hepsinin, muhakkak ki insana faydası var.
Denizlerin dibinde yaşayan canlıların,
Yaratılması bile, faydasına insanın.
Ya doğrudan doğruya, ya dolaylı olarak,
Herbirinin, insana faydası var muhakkak.
Allah'ın kudretiyle çalışıyor kalbimiz.
Her uzvu çalıştıran, yine yüce Rabbimiz.
Şu malik olduğumuz her şey, Onun nimeti.
Kendi de bildiriyor bize bu hakikati.
Kur’an-ı keriminde buyuruyor ki zira:
(Ben o kadar çok nimet verdim ki insanlara,
Yazmak için, ormanlar eğer kalem olsa hep,
Ve bilcümle deryalar, olsalar hem mürekkep,
Benim nimetlerimi hiç durmadan yazsalar.
Nimetlerim bitmeden, tükenir o deryalar.
Bir daha getirseler, o dahi elbet biter.
Tükenmez yine size verdiğim o nimetler.)
Böyle yüce bir Allah, namazı emrediyor.
Kul ise karşı gelip, (Kılmayacağım!) diyor.
Müezzin, her beş vakit, diyor (Hayyalassalah!)
Namaza çağırıyor kulları yani Allah.
Buna rağmen, özürsüz kim kılmazsa namazı,
(Kılmıyorum!) demektir, bunun açık manası.
(Hayyalelfelah!) diye, sesleniyor bir daha.
Yani Allah, bizleri çağırıyor felaha.
Kim gitmezse Allah'ın bu namaz davetine,
Açıkça (Gelmiyorum!) demektir bu da yine.
Bu, Rabbe isyandır ki, ne fenadır ve çirkin.
Bundan büyük küstahlık olur mu bir kul için?
Halbuki Cennet için, köprüdür her ibadet.
Yani Cennete giden bir yoldur İslamiyet.
Bir yere gitmek için, nasıl ki yol gerektir.
Cennetin yolu ise, işte bu emirlerdir.) |